25 Haziran 2013 Salı

Grup Şirketinden Temin Edilen Kredi Faizinin Vergisel Durumu

 
I- GİRİŞ
Grup şirketleri arasında kredi kullanma ve kullandırma olayı giderek yaygınlaşan bir uygulamadır. Özellikle mali yapısı güçlü olan grup şirketlerinden biri tarafından gerekli teminat gösterilip kredi alınarak, o kredinin aynı koşullarla, yatırım yapan başka bir grup şirketine kullandırılmasına çok sık rastlanmaktadır.
Bu gibi durumlarda, kredi kullanması düşünülen şirketin grup şirket aracılığıyla kullanacağı krediye isabet eden kredi faizini gider olarak yazıp yazamayacağı ve bu işlemin katma değer vergisine tabi olup olmayacağı tereddüt konusu olabilmektedir.
Bu yazımızda grup şirketinden sağlanan kredi faizinin, Kurumlar Vergisi ve KDV yönünden vergisel durumları açıklanmaya çalışılacaktır.
II- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Örtülü Sermaye” başlıklı 12. maddesinin 1 numaralı bendinde; “Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır.” hükmü yer almakta olup, aynı maddenin (6-b) bendinde ise kurumların iştiraklerinin, ortaklarının veya ortaklarla ilişkili kişilerin, banka ve finans kurumlarından ya da sermaye piyasalarından temin ederek aynı şartlarla kısmen veya tamamen kullandırdığı borçlanmaların örtülü sermaye sayılmayacağı hükmü yer almaktadır.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinin birinci fıkrasında ise, kurumların, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı, alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemlerin her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirileceği hüküm altına alınmıştır.
Konuya ilişkin ayrıntılı açıklamalara 1 Seri No.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğ’de yer verilmiştir(1).
Bu hükümlere göre; (A) Şirketi tarafından bankadan temin edilen ve aynı şartlarda (kredi sözleşmesinin içerdiği vade, faiz oranı ve benzeri kullandırılma şartlarında herhangi bir değişiklik yapılmadan) grup şirketine kullandırılan kredi dolayısıyla, yapılan borçlanma Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 12. maddesi (6-b) bendi gereğince örtülü sermaye sayılmayacaktır.
(A) Şirketinin bankadan kendi adına temin ettiği krediyi diğer grup şirketine aynı şartlarda kullandırması ve bu durumun ispat edici vesikalarla belgelendirilmesi halinde, söz konusu kullanılan krediler dolayısıyla bankaya ödenmesi gereken faizlerin ve masrafların kredi kullandırılan grup şirketi tarafından kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan bankadan temin edilen kredinin aynı faiz oranları ve masrafları ile grup firmasına kullandırılması işlemi, krediyi kullandıran (A) Şirketi tarafından ilişkili kişiye sunulan bir finansman hizmeti niteliğinde olup, söz konusu finansman hizmetinin ilişkisiz bir gerçek kişi veya kuruma verilmesi durumunda, verilen bu hizmet karşılığı ilişkisiz kişiden bir bedel talep edileceğinden, bu hizmetin ilişkili kişiye verilmesi durumunda da verilen hizmet karşılığı bir bedelin talep edileceği kuşkusuzdur.
Bu nedenle grup şirketlerinden birinin bankadan temin ettiği krediyi aynı faiz oranı ve masrafları ile grup firmasına kullandırılması işleminde, finansman hizmetine ilişkin bedelin, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13. madde hükmü ile 1 Seri No.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliği’nde yapılan açıklamalara göre belirlenmesi gerekmektedir
III- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1. maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine (KDV) tabi olduğu, Kanunun 17/4-e maddesinde ise, banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemlerin KDV’den istisna edildiği hükme bağlanmıştır(2).
Öte yandan, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinin ikinci fıkrasında; “Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım - satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri vergisine tabidir.” hükmü ve aynı maddenin 6009 sayılı Kanunla değişik üçüncü fıkrasında ise,“90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini esas iştigal konusu olarak yapanlar bu Kanunun uygulanmasında banker sayılırlar...” hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanun’un mükellefi belirleyen 30. maddesinde ise, BSMV’yi banka ve bankerlerle sigorta şirketlerinin ödeyeceği hükmü bulunmaktadır.
Ayrıca, 6009 sayılı Kanun ile 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinde yer alan banker tanımında yapılan değişikliklere ilişkin açıklamalar 87 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinde yapılmıştır(3).
Buna göre, 6802 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri esas iştigal konusu olarak yapanlar, banker kapsamında BSMV mükellefi olup, esas iştigal konusu olarak yapılan bu işlemler dolayısıyla lehe alınan paraların BSMV ye tabi tutulması gerekmektedir.
Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre, ticari ve sınai faaliyette bulunmak üzere kurulmuş olan şirketlerce yapılan kredi kullandırma işlemi, ana uğraş konusu olarak değerlendirilemeyeceğinden BSMV’ye tabi bulunmamakta olup bu işlemlerin KDV’ye tabi tutulması gerekmektedir.
Bu hükümler uyarınca, holding bünyesinde yer alan grup şirketin kaynaklarından diğer grup şirketine faiz ve komisyon uygulanarak gerçekleştirilen ve yukarıda BSMV ye tabi bulunmadığı belirtilen kredi kullandırma işlemi KDV ye tabi olup, bu işlemin karşılığını teşkil eden faiz ve komisyon toplamı üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.
Öte yandan, grup şirketince bankalardan ve diğer finans kuruluşlarından temin edilen kredilerin diğer grup şirketine herhangi bir bedel eklenmeksizinanapara, faiz ve masraflarıyla birlikte aynen aktarılması işleminde aynen aktarılan bu bedeller için KDV hesaplanmayacaktır. Ancak, aktarılan kredi tutarına ilaveten herhangi bir bedel alınması halinde ise bu bedel, şirketin sunduğu hizmetin karşılığını teşkil edeceğinden, genel oranda katma değer vergisine tabi tutulacaktır(4).
IV- SONUÇ
Grup şirketlerinin, bankalardan aldıkları kredileri birbirlerine kullandırdıkları durumlarda,  kullandırılan kredi, (banka kredi sözleşmesindeki aynı koşullarla aktarılması şartıyla), örtülü sermaye tanımına girmeyecektir. Kredinin nihai kullanıcısı olan şirkete birebir yansıtılan kredi faizine KDV uygulanmayacak, faizin tamamı bu şirket tarafından gider kaydedilebilecektir.
Ancak, krediye aracılık eden şirketin, bu hizmeti karşılıksız vermesi transfer fiyatlaması hükümleri yönünden eleştiri konusu olabileceği için, emsaline uygunbir “finansman hizmetine aracılık bedelinin” ayrıca fatura edilmesi uygun olacaktır.
Yazar: Nur EKESAN*
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder