I- GİRİŞ |
Grup
şirketleri arasında kredi kullanma ve kullandırma olayı giderek yaygınlaşan
bir uygulamadır. Özellikle mali yapısı güçlü olan grup şirketlerinden biri
tarafından gerekli teminat gösterilip kredi alınarak, o kredinin aynı
koşullarla, yatırım yapan başka bir grup şirketine kullandırılmasına çok sık
rastlanmaktadır. |
Bu gibi
durumlarda, kredi kullanması düşünülen şirketin grup şirket aracılığıyla
kullanacağı krediye isabet eden kredi faizini gider
olarak yazıp yazamayacağı ve bu işlemin katma
değer vergisine tabi olup olmayacağı tereddüt konusu olabilmektedir. |
Bu
yazımızda grup şirketinden sağlanan kredi faizinin, Kurumlar Vergisi ve KDV
yönünden vergisel durumları açıklanmaya çalışılacaktır. |
II-
KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN |
Kurumlar
Vergisi Kanunu’nun “Örtülü Sermaye” başlıklı 12. maddesinin 1 numaralı bendinde; “Kurumların, ortaklarından
veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin
ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir
tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi
için örtülü sermaye sayılır.” hükmü yer almakta olup, aynı maddenin (6-b) bendinde ise
kurumların iştiraklerinin, ortaklarının veya ortaklarla ilişkili kişilerin,
banka ve finans kurumlarından ya da sermaye piyasalarından temin ederek aynı
şartlarla kısmen veya tamamen kullandırdığı borçlanmaların örtülü sermaye
sayılmayacağı hükmü yer almaktadır. |
Kurumlar
Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinin birinci fıkrasında ise, kurumların, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine
aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet
alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla
örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı, alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri,
kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi,
ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemlerin her hal ve şartta
mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirileceği hüküm altına
alınmıştır. |
Konuya ilişkin ayrıntılı açıklamalara 1 Seri No.lu Transfer Fiyatlandırması
Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğ’de yer verilmiştir(1). |
Bu
hükümlere göre; (A) Şirketi tarafından bankadan temin edilen ve aynı
şartlarda (kredi sözleşmesinin içerdiği vade, faiz oranı ve benzeri
kullandırılma şartlarında herhangi bir değişiklik yapılmadan) grup şirketine
kullandırılan kredi dolayısıyla, yapılan borçlanma Kurumlar Vergisi
Kanunu’nun 12. maddesi (6-b) bendi gereğince örtülü
sermaye sayılmayacaktır. |
(A) Şirketinin bankadan kendi adına temin ettiği krediyi
diğer grup şirketine aynı şartlarda kullandırması ve bu durumun ispat edici
vesikalarla belgelendirilmesi halinde, söz konusu kullanılan krediler
dolayısıyla bankaya ödenmesi gereken faizlerin ve masrafların kredi
kullandırılan grup şirketi tarafından kurum kazancının
tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır. |
Öte
yandan bankadan temin edilen kredinin aynı faiz oranları ve masrafları ile
grup firmasına kullandırılması işlemi, krediyi kullandıran (A) Şirketi
tarafından ilişkili kişiye sunulan bir finansman hizmeti niteliğinde olup,
söz konusu finansman hizmetinin ilişkisiz bir gerçek kişi veya kuruma
verilmesi durumunda, verilen bu hizmet karşılığı ilişkisiz kişiden bir bedel
talep edileceğinden, bu hizmetin ilişkili kişiye
verilmesi durumunda da verilen hizmet karşılığı bir bedelin talep edileceği
kuşkusuzdur. |
Bu nedenle grup şirketlerinden birinin bankadan temin ettiği
krediyi aynı faiz oranı ve masrafları ile grup firmasına kullandırılması
işleminde, finansman hizmetine ilişkin bedelin, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun
13. madde hükmü ile 1 Seri No.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü
Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliği’nde yapılan açıklamalara göre
belirlenmesi gerekmektedir |
III- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN |
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1. maddesinde, Türkiye'de
ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde
yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine (KDV) tabi olduğu,
Kanunun 17/4-e maddesinde ise, banka ve sigorta
muameleleri vergisi kapsamına giren işlemlerin KDV’den istisna edildiği hükme
bağlanmıştır(2). |
Öte
yandan, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinin ikinci
fıkrasında; “Bankerlerin yapmış oldukları banka
muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun
nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına
menkul kıymet alıp satmayı, alım - satıma tavassut etmeyi veya alıp
sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek
haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile
mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak
üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara
sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı
gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri vergisine
tabidir.” hükmü ve aynı maddenin 6009 sayılı
Kanunla değişik üçüncü fıkrasında ise,“90 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameye göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada
belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini esas iştigal konusu olarak
yapanlar bu Kanunun uygulanmasında banker sayılırlar...” hükmü yer almaktadır. |
Aynı
Kanun’un mükellefi belirleyen 30. maddesinde ise, BSMV’yi
banka ve bankerlerle sigorta şirketlerinin ödeyeceği hükmü bulunmaktadır. |
Ayrıca,
6009 sayılı Kanun ile 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinde
yer alan banker tanımında yapılan değişikliklere ilişkin açıklamalar 87 Seri
No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinde yapılmıştır(3). |
Buna
göre, 6802 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen
işlemleri esas iştigal konusu olarak yapanlar, banker kapsamında BSMV
mükellefi olup, esas iştigal konusu olarak yapılan bu işlemler dolayısıyla
lehe alınan paraların BSMV ye tabi tutulması gerekmektedir. |
Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre, ticari ve sınai faaliyette bulunmak üzere kurulmuş olan
şirketlerce yapılan kredi kullandırma işlemi, ana uğraş konusu olarak
değerlendirilemeyeceğinden BSMV’ye tabi bulunmamakta olup bu işlemlerin
KDV’ye tabi tutulması gerekmektedir. |
Bu
hükümler uyarınca, holding bünyesinde yer alan grup şirketin kaynaklarından
diğer grup şirketine faiz ve komisyon uygulanarak gerçekleştirilen ve
yukarıda BSMV ye tabi bulunmadığı belirtilen kredi kullandırma işlemi KDV ye
tabi olup, bu işlemin karşılığını teşkil eden faiz ve komisyon toplamı
üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir. |
Öte
yandan, grup şirketince bankalardan ve diğer finans kuruluşlarından temin
edilen kredilerin diğer grup şirketine herhangi bir bedel
eklenmeksizinanapara, faiz ve masraflarıyla birlikte aynen aktarılması
işleminde aynen aktarılan bu bedeller için KDV hesaplanmayacaktır. Ancak,
aktarılan kredi tutarına ilaveten herhangi bir bedel alınması halinde ise bu
bedel, şirketin sunduğu hizmetin karşılığını teşkil edeceğinden, genel oranda
katma değer vergisine tabi tutulacaktır(4). |
IV-
SONUÇ |
Grup
şirketlerinin, bankalardan aldıkları kredileri
birbirlerine kullandırdıkları durumlarda, kullandırılan kredi,
(banka kredi sözleşmesindeki aynı koşullarla aktarılması şartıyla), örtülü
sermaye tanımına girmeyecektir. Kredinin nihai kullanıcısı olan şirkete
birebir yansıtılan kredi faizine KDV uygulanmayacak, faizin tamamı bu şirket
tarafından gider kaydedilebilecektir. |
Ancak,
krediye aracılık eden şirketin, bu hizmeti karşılıksız vermesi transfer
fiyatlaması hükümleri yönünden eleştiri konusu olabileceği için, emsaline
uygunbir “finansman hizmetine aracılık bedelinin” ayrıca fatura edilmesi uygun olacaktır. |
|
Yazar: Nur EKESAN* |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder