25 Haziran 2013 Salı

Doğum Borçlanmalarında Son Durum


I- GİRİŞ
Hizmet borçlanması genel olarak, sigortalı olma iradesine sahip olmalarına rağmen sigortalılık şartlarını taşımayanların, yasalarda tahdidi olarak belirtilen niteliklere sahip oldukları dönemin belli bir bedel karşılığı sigortalılık süresi olarak değerlendirmeleri şeklinde tanımlanabilir. Mülga sosyal güvenlik kanunlarının hemen hemen hepsinde değişik koşullarla yerini alan hizmet borçlanması hakkı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’da da daha geniş kapsamlı olarak yerini almıştır. Borçlanma hakkı 5510 sayılı Kanun’un 41. maddesinde düzenlenmiştir. Ancak metnin çok açık olmaması nedeniyle maddenin uygulaması yargı organlarını meşgul eden uygulamalardan biri olmaya devam etmektedir. Kanunun yürürlüğünden sonra fazla bir zaman geçmemesine rağmen Sosyal Güvenlik Kurumu hizmet borçlanmaları hakkında yargı kararları nedeniyle çok sayıda düzenleme yapmak zorunda kalmıştır. İlk olarak hizmet borçlanmaları konusunu da içeren 28 Ağustos 2008 tarihli ve 26981 sayılı Resmi Gazete’de Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği olmak üzere, 28 Eylül 2008 tarihli ve 27011 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Hizmet Borçlanma İşlemlerinin Usul ve Esasları Hakkında Tebliği, 26.12.2008 tarihli 2008/111 sayılı Hizmet Borçlanması Genelgesini, 01 Temmuz 2010 tarihli ve 27628 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Hizmet Borçlanma İşlemlerinin Usul ve Esasları Hakkında Tebliği, 16.09.2010 tarih ve 2010/106 sayı ile yayımladığı Hizmet Borçlanma İşlemleri konulu Genelgeyi yürürlükten kaldırmak zorunda kalmıştır. Son olarak çok sayıda Yargı kararlarını da dikkate alarak yayımladığı 22.02.2013 tarihli ve 32995964/230 sayılı Sigortalılık İşlemleri başlıklı 2013/11 sayılı Genelgeyi yayımlamıştır. Yazımızda Yargıtay kararları da gözden geçirilmek suretiyle doğum borçlanması konusunda gelinen nokta ile kanunun mevcut hali ile hala açıklığa kavuşmamış tartışmalı yönleri üzerinde değerlendirmeler yapılacaktır.
 II- 5510 SAYILI KANUN’DA DOĞUM BORÇLANMASI
5510 sayılı Kanun’un “Sigortalıların borçlanabileceği süreler” başlıklı 41. maddesinin 1. fıkrasının  (a) bendi ile; “Bu Kanun’a göre sigortalı sayılanların; kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri ile 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalı kadının, iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartıyla talepte bulunulan süreleri, kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82. maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın % 32'si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak, borçlandırılan sürelerinin sigortalılıklarına sayılacağı” hüküm altına alınmıştır.
III- YARGITAY’IN DOĞUM BORÇLANMASINA İLİŞKİN SON KARARLARI
“Sosyal güvenlik hukukunun özel ve kamusal niteliği itibarıyla ve 5510 sayılı Kanun’da, anılan hükümle getirilen, sigortalıların lehine olan bu borçlanma hakkının, Kanunun yürürlüğünden önceki doğum olaylarına uygulanmasını engelleyen bir düzenlemenin olmadığı gözetildiğinde, 5510 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önce meydana gelmiş doğum olaylarına da uygulanabileceğini kabul etmek gereklidir.”([1])
“Doğuma dayalı borçlanma hakkından yararlanabilmek için doğum sırasında aktif sigortalı olma şartının aranıp aranmayacağı hususunda ise, geçmişte hizmet akdine dayalı olarak zorunlu sigortalılık tescilinin yapılmış olması, bu haktan yararlanabilmesi için yeterli sayılmalıdır. Kadının fiziksel yapısı, doğurganlık işlevi, aile yükümlülükleri ile çalışma yaşamındaki konumu yanında, doğum borçlanmasıyla amaçlanan sonucun tam olarak elde edilebilmesi için, bu tip borçlanmalarda aranan doğum öncesi sigortalılık, herhangi bir süre sınırına tabi tutulmamalıdır. Aksine bir yorum, kanunda bu yönde bir sınırlamanın olmadığı da gözetildiğinde, sosyal güvenlik hakkına aykırılık oluşturacaktır.
Doğuma dayalı borçlanma talep tarihinde sigortalı olmanın gerekip gerekmeyeceği noktasında ise, Kanun koyucunun bahis konusu düzenlemede, doğuma dayalı borçlanma hakkını verdiği kişinin borçlanma talep tarihinde sigortalı olmasını gerekli gören bir ifadeye yer vermediği ve bu düzenlemeye göre sigortalı olanların yanında, hak sahiplerinin de, yazılı talepte bulunmaları halinde borçlanabilecekleri dikkate alındığında, böyle bir şartın var olmadığı belirgindir… ”([2])
“5510 sayılı Kanun’un 41/1. a düzenlemesinde, "a" bendinin ilk kısmında yer verilen borçlanma imkanı, çalışırken ücretsiz doğum ya da analık izni kullanılan sürelere ilişkindir ki bu doğal olarak daha önce sigortalı olmayı gerektirir. Aynı bendin ikinci kısmındaki borçlanma imkanı ise doğrudan ve sadece 4/1.a kapsamındaki sigortalı kadına tanınmış ve borçlanacağı süre (doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmayacağı süre) olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla bu imkandan yararlanabilmek için de, geçmişte hizmet akdine dayalı olarak zorunlu sigortalılık tescilinin yapılmış olması, gerekli sayılmalıdır.”([3])
“5510 sayılı Kanun’un 41/1-a maddesi uyarınca doğum nedeniyle çalışma hayatından bir süre ayrı kalan kadın sigortalılara önceden tescil edilmiş olmak koşuluyla borçlanma hakkı tanınmış olup, doğum nedeniyle çalışılmayan iki yıllık sürenin borçlanılması olanağının sadece 4/1, a kapsamında sigortalı kadına tanınmış olması karşısında sigortalı olarak tescil tarihinden önce gerçekleşen doğumlar nedeniyle borçlanma yapılamayacaktır.”([4])
IV- DOĞUM BORÇLANMALARI HAKKINDA SGK TARAFINDAN YAPILAN SON DÜZENLEME
22.02.2013 tarih ve 32995964/230 sayı ile yayımlanan ve konu ile ilgili daha önceki düzenlemeleri yürürlükten kaldıran 2013/11 sayılı “Sigortalılık İşlemleri” adlı Genelgenin “2- Borçlanılacak süreler” başlıklı kısmında;
“2.1- Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalıların doğumdan sonra geçen süreleri Kanun’un 41. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince kadın sigortalıların ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladıkları tarihten sonra iki defaya mahsus olmak üzere, her doğum için doğum tarihinden itibaren geçen en fazla iki yıllık süreleri, bu sürede adlarına prim ödenmemiş olması kaydıyla ve çocuklarının yaşaması şartıyla borçlandırılacaktır. Kadın sigortalı, doğumdan sonra iki yıldan daha az bir süreyi çalışmadan geçirmiş ise bu süreleri de borçlanabilecektir.
Ayrıca; sigortalı kadının doğum borçlanması yapabilmesi için doğumdan önce Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında tescil edilmiş olması ve adına kısa ya da uzun vadeli sigorta kolları yönünden prim ödenmiş olması yeterli sayılacaktır. Doğum borçlanması talebinde bulunan kadın sigortalının işvereninden belge istenilmeksizin Kurum hizmet kayıtlarından tespiti yapılarak sonuçlandırılacaktır.
Sigortalı olarak çalışmaya başladıktan sonra ilk doğumunu yapan ve iki yıllık süre dolmadan ve sigortalı olarak tekrar çalışmaya başlamadan ikinci doğumunu yapan kadın sigortalı, ilk doğumdan ikinci doğuma kadar geçen süre ile ikinci doğum için borçlanabileceği iki yıllık sürenin toplamı kadar geçen süreyi borçlanabilecektir.
Örnek 1- 18.06.1991 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanun’a tabi olarak çalışmaya başlayan sigortalının 30.04.1999 tarihinde sigortalılığı sona ermiş, 12.08.2001 tarihinde doğum yapmıştır. 07.01.2002-30.06.2002 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamında çalıştığı tespit edilen sigortalının çalıştığı süreler 2 yıllık süreden düşüldükten sonra, kalan 12.08.2001-06.01.2002 süresi ile 01.07.2002-12.08.2003 süresi borçlandırılacaktır.
Örnek 2- 01.05.1993 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamında çalışmaya başlayan sigortalının 25.12.1995 tarihinde zorunlu sigortalılığı sona ermiştir. Sigortalı, 12.07.1990 ve 18.06.1997 tarihlerinde doğum yapmış olup, sigortalı çalışmaya başladığı tarihten sonra 18.06.1997 tarihinde yapmış olduğu doğumu nedeniyle müracaatı halinde borçlanma yapabilecektir.
Örnek 3- 03.04.1996 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamında stajyer olarak çalışması nedeniyle tescil edilmiş ve adına kısa vadeli sigorta kolları primi ödenmiş olan sigortalı 12.12.1997 tarihinde yapmış olduğu doğum nedeniyle borçlanma yapabilecektir.
Örnek 4- 05.06.1998 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamında tescil edilmiş olan ve adına kısa ve uzun vadeli sigorta kollarına ait primleri ödenmediği anlaşılan sigortalıya 14.07.1999 tarihinde yapmış olduğu doğum nedeniyle borçlanma yaptırılmayacaktır.
Örnek 5- 20.11.1990-22.01.1995 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun’a tabi zorunlu, 01.03.1998-30.09.2007 tarihleri arasında 506 sayılı Kanunun mülga 85 inci maddesine göre isteğe bağlı sigortalı olan sigortalı 18.05.1996 ve 25.10.2008 tarihlerinde 2 doğum yapmıştır. Sigortalının müracaat etmesi halinde her iki doğum süresi de borçlandırılacaktır.
Örnek 6- 05.05.1991 tarihinde 506 sayılı Kanun’a tabi olarak çalışmaya başlayan, 06.06.1996, 13.11.1997, 20.11.2001 ve 04.09.2006 tarihlerinde 4 doğum yapan sigortalı, doğumlardan sonraki çalışmadığı süreleri borçlanmak için müracaat etmiştir. Sigortalıya 2 doğum için borçlanma hakkı olduğu konusunda bilgi verildikten sonra tercih ettiği doğumlardan ikisi için borçlanma işlemi gerçekleştirilecektir.
Sigortalının Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalılığı sona erdikten sonra (b) ve (c) bentleri kapsamında çalışmaya başlaması ve bu çalışmalardan sonra doğum yapması halinde bu süreler borçlandırılmayacaktır.
Örnek 7- 31.12.1988 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamında çalışmaya başlayan sigortalının 01.07.1989 tarihinde sigortalılığı sona ermiş, 06.07.1989 tarihi itibariyle 1479 sayılı Kanun kapsamında çalışmaya başlamış olup bu kapsamdaki sigortalılığı halen devam etmektedir. Sigortalı 21.11.1986 ve 14.12.2000 tarihlerinde 2 doğum yapmıştır. Doğum borçlanması için müracaatta bulunan sigortalı, birinci doğumunun işe girdiği tarihten önce, ikinci doğumunun ise 1479 sayılı Kanun’a tabi sigortalı iken gerçekleşmesi nedeniyle borçlandırılmayacaktır...”
hususları yer almaktadır.
V- DOĞUM BORÇLANMASI UYGULAMASININ AÇIKLANMAYA İHTİYAÇ DUYAN YÖNLERİ
5510 sayılı Kanun’un doğum borçlanması uygulaması konusundaki uyuşmazlıkların büyük bölümü yukarıda yer verilen yargı kararları ve çoğunlukla bu kararları da göz önünde bulundurularak SGK tarafından yapılan düzenlemeler ile çözümlenmişse de uygulama ile ilgili tartışmalar sona ermemiştir.
5510 sayılı Kanun’un 41. maddesine istinaden yapılacak doğum borçlanmaları ile ilgili olarak Yargıtay’ın;
- 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un, kanunların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kurallardan olan “kanunların geriye yürümezliği ilkesinin” dışına çıkarak, kanunun yürürlük tarihinden önce meydana gelen doğumlarda da uygulanabileceği,
- Doğum borçlanması için doğumdan önce sigortalı olarak tescil edilmenin zorunlu olduğu,
- Kanunun bu hakkı hizmet akdiyle çalışanlara tanıdığı,
- Doğum borçlanması sırasında aktif sigortalı olma şartının aranmadığı,
- Doğum öncesinde hizmet akdi ile çalışma nedeniyle tescilli olmak şartıyla yeniden sigortalı olarak çalışmaya başlama şartı aranmaksızın iki doğum için ve her doğum için iki yıllık süreyi geçmemek üzere borçlanma yapılabileceği,
- Sigortalı olarak tescil edilme tarihinden önce yapılan doğumların sonradan hizmet akdiyle çalışmaya başlanılsa bile borçlanılamayacağı,
görüşünde olduğu görülmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yayımlanan yukarıda yer verilen son düzenlemede “Sigortalının Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalılığı sona erdikten sonra (b) ve (c) bentleri kapsamında çalışmaya başlaması ve bu çalışmalardan sonra doğum yapması halinde bu sürelerin borçlandırılmayacağı” değerlendirilmektedir. Ancak Yargıtay’ın;
“Maddenin amacının doğum yapan kadının çalışamadığı dönemde uzun vadeli sigorta kolları yönünden mağduriyetini gidermek olduğu, "sigortalı kadının" ifadesi ile doğum yapılan dönemde, 5510 sayılı Kanun’un 4/1-a bendi kapsamında sigorta kadına çalışamadığı ve prim ödeyemediği sürenin borçlanılması imkanı getirilmek suretiyle madde gerekçesindeki amacın gerçekleştirildiğinin görüldüğü”([5])
“Geçmişte hizmet akdine dayalı olarak zorunlu sigortalılık tescilinin yapılmış olmasının, bu haktan yararlanabilmesi için yeterli sayılması”([6])
 yönündeki açık vurguları da göz önüne alınacak olursa, 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında (506 sayılı Kanun) çalışması tescil edildikten sonra başka bir sigortalılık çeşidinde (1479, 2925, 2926 sayılı Kanunlar ile 506 sayılı Kanun’un geçici 20. maddesi vb) çalışan kadınların da bu çalışmalara doğum nedeniyle ara vermek zorunda kaldıklarında bu müddetleri yasanın amacı doğrultusunda borçlanabilecekleri kanaatindeyiz. Nitekim 5510 sayılı Kanun’da bu hakkın 4. maddenin (a) bendi kapsamında çalışanlara verildiği, borçlanma veya doğum anında aktif sigortalı olma şartı bulunmadığı konusunda tartışma bulunmamakta olup, Yargıtay kararlarında doğum borçlanması için açıkça doğumdan önce hizmet akdi ile çalışma koşulunun yeterli olduğu vurgulanmaktadır.
Öte yandan, 5510 sayılı Kanun’un 41. maddesiyle bu hakkın 4. maddenin (a) bendi kapsamında çalışanlara verildiği kabul edilebilirse de, sigortalıkları 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamına girmese de, çalışmaları hizmet akdi niteliğinde olan 2925 sayılı Kanun ile 506 sayılı Kanun’un geçici 20. maddesi kapsamındaki sigortalılarında 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, nitekim kanun koyucu tarafından ekonomik yönden bağımsız çalışanlara göre daha güçsüz görüldüğü için maddede 4/a sigortalıları olarak ifade edilmişse de, amaçsal olarak değerlendirildiğinde bu haktan hizmet akdiyle çalışanların yararlanmasının amaçlandığı düşünülmektedir. Aksi düşünce hizmet akdiyle çalışıp 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında bulunan kadınların bu haktan yararlanırken, yine hizmet akdi ile çalıştıkları halde başka nedenlerle 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına alınamayan kadınlara bu hakkın verilmemesinin Anayasa ve sosyal güvenlik ilkelerine uyduğu ileri sürülemeyecektir.
VI- SONUÇ
Yargıtay kararları tahlil edildiğinde; 5510 sayılı Kanun’un 41. maddesinde yer alan doğum borçlanması hakkından yararlanabilmek için, doğum öncesinde hizmet akdiyle çalışma nedeniyle yapılan çalışmaların tescil edilmiş olmasının yeterli olduğu, doğum ve borçlanma sırasında sigortalı olma koşulunun bulunmadığı, hizmet akdiyle çalışma sonrasında herhangi bir süre kısıtlamasının bulunmadığı, çalışmalar sonrasında yeniden hizmet akdiyle çalışmaya başlama şartı olmaksızın 2 doğum nedeniyle borçlanma yapılabileceği, bu haktan kanunun yürürlüğünden önce doğum yapan kadınlarında kullanabileceği ancak sigortalı olarak tescil edilme tarihinden önce yapılan doğumların sonradan hizmet akdiyle çalışmaya başlanılsa bile borçlanılamayacağı, SGK tarafından aksi ileri sürülse bile sigortalının Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalılığı sona erdikten sonra (b) ve (c) bentleri kapsamında çalışmaya başlaması ve bu çalışmalardan sonra doğum yapması halinde bu sürelerin de borçlanabileceği değerlendirilmektedir.
Yazar: Harun ORDU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder