6 Ağustos 2011 Cumartesi

Ticarette Risk

Ticarette Risk

Mala İlişkin Riskler
Satış sözleşmesi hükümlerine göre malın ihracatçının sorumluluğunda olan teslim noktasına kadar getirilmesi sırasında ortaya çıkabilecek her türlü riskler ihracatçının, teslim noktasından sonraki zararlar ise ithalatçı şirketin riskleri bulunuyor. Mala ilişkin riskler, dış ticaret işlemlerinin yürütülmesinde aracı olan bankanın tamamen kontrolü dışında olduğundan, bu konuda ihracatçı veya ithalatçının gerekli tedbirleri alması zorunlu oluyor. Bu çeşit risklerin yönetiminde sigorta kuruluşları, taraflara yardımcı olabiliyor.


Piyasa RiskiPiyasa riski; bir şirketin mali yapısının piyasa fiyatlarındaki dalgalanmalar veya piyasalardaki zıt yöndeki fiyat hareketlerinden dolayı karşılaşabileceği riski ifade eder.

Ödemeye İlişkin Riskler
Uuslararası ticarette, karşı tarafın ödemeyi yapamamasına neden olan durumlardır. Bunlar; ithalatçının ödeme yapmaktan kaçınması (ticari risk), veya ithalatçının ödeme yapmak istemesine rağmen, ithalatçının ülkesinin konvertibl döviz yetersizliği nedeniyle transferin yapılmasının mümkün olamaması (transfer riski), veya ödemelerin üstüne bir takım fonlar (veya vergilerin) getirilmesi (mali riskler), veya ihracatçının sevk belgelerini doğru hazırlamaması sonucu, mal bedelinin ödenmesinin gecikmesi veya tamamen ortadan kalkmasıdır (dokümantasyon riski). Bu riskler, yalnızca ihracatçı ve ithalatçıyı değil, aracı finansman kuruluşlarını da yakından ilgilendirir. Zira bu risklerin ortaya çıkması durumunda, aracı finansman kuruluşları da verdikleri kredileri geri alamama riski ile karşılaşıyor. Bu risklerin yönetimi için, uluslararası ticarette kullanılan en aktif yöntemler; "sağlam ödeme sistemleri, akreditifler, banka havaleleri, ülke ve şirket istihbaratı, ihracat kredi sigortası ve re-insurance (ikinci sigorta), vb."dir.

Finansal Risk Yönetimi
Globalleşme sürecinde döviz kurlarındaki ani değişiklikler veya faiz oranlarındaki dalgalanmalar şirketlerin nakit akımlarını etkileyebildiği için, birçok şirket riskten korunmayı veya kaçınmayı (hedging) globalleşme stratejilerinin uygulanabilir bir parçası olarak görmektedir. Örneğin: türev ürünleri faiz oranı riskinden kaçınmak, mal fiyatları ve döviz kurlarında oluşan ters yönlü hareketleri hafifletmek, öz sermaye riskinden kaçınmak ve portföy dağılımını değiştirmek amacıyla şirketlerce kullanılmaktadır.
Risk yönetimi; "eğer herhangi bir şahıs veya kurum sahip olduğu riski azaltmak için herhangi bir finansal ürüne sahip oluyorsa bu işlem finansal risk yönetimi veya riskten kaçınma (hedging) olarak adlandırılıyor.



Başlıca Piyasa Riskleri Nelerdir?


Vadeli ve vadesiz işlemlerden dolayı ortaya çıkabilecek başlıca piyasa riskleri şunlardır:

Fiyat Riski
Bir malın ihracatçı tarafından sabit bir fiyatla alınıp, değişken bir endeksle dünya pazarlarında satılması veya değişken fiyatla alınıp, sabit fiyatla satılması olağandır. Bu arada geçen süre zarfında fiyatlarda bir değişme olursa, ihracatçının veya ithalatçının kar oranları değişecektir. Örneğin: vadeli olarak yapılan ihracatta, eğer kurlar değişirse ihracatçı veya ithalatçı şirketin bu işlemden dolayı karları etkilenecektir.


Döviz Riski
Döviz riski, belli etkenlerle (siyasal olaylar, ödemeler dengesi açığı, vb.) ulusal para birimlerinin yabancı paralar karşısında değerinde meydana gelebilecek olumlu veya olumsuz değişimlerdir. Döviz riski, döviz kurlarında meydana gelen değişimlerden dolayı şirketlerin bilançoları veya yatırım portföyleri üzerinde kar veya zarara neden olmak suretiyle ortaya çıkar.


Faiz Riski
Faiz riski, faiz oranlarında ortaya çıkan değişimlerden dolayı karşılaşılan risk olup, bu risk; herhangi bir yatırımdan beklenen getiriyi olumlu veya olumsuz etkiler veya şirketlerin yaptığı borçlanmalar üzerinde etkili olur. Zira faiz oranı vade sonunda elde edilecek veya dışarıya aktarılacak nakit akımları üzerinde doğrudan etki eder. Yaşamın her alanında karşımıza çıkan risk, finans piyasaları söz konusu olunca daha fazla önem kazanır.


Risk, bir kişinin, bir proje veya şirketin, hedeflerine ulaşma sürecindeki  belirsizliklerin, tanımlanması, analizi ve etkilerinin değerlendirilmesidir. Sonuçta karın ve planların oluşturulması da riskin yönetilmesi demektir. Hedefe giden yoldaki tüm belirsizlikler, yönetimi gerektirecek risklere dönüşebilir.

Kaybetme olasılıkları olarak da tanımlanan risk çeşitlidir. Piyasa riski, kredi riski, çevre riski, itibar riski, operasyonel risk, iş sağlığı ve güvenliğinde iş kazası riski, meslek hastalıkları riski olabildiği gibi, canlılara ve çevreye zarar yönünde tanımlanacak riskler de olabilir. Burada, insan, hayvan kısaca canlı ve cevre sağlığı ve güvenliği için risklerin sürekli varlığından ve bu risklerin en az düzeye indirebilmesi için yönetilmesi gereğinden  söz ediyoruz.

Riskler tamamen yok edilebilir mi? Ne yazık ki bu mümkün değil. Ancak riskler tamamen yok edilemese de azaltılabilir. Bunun da risk yönetimi ile mümkün olabileceği açıktır. Risk yönetimi, risk analizi ve risk değerlendirme; gerekli  önlemlerin önceden alınarak tehlikenin ortadan kaldırılabilmesi için yapılmaktadır. Çünkü riski önlemek, bedelini ödemekten ucuzdur.





Risk Yönetilebilir mi?


İş hayatında başarı için risklerle barışık olmak ve onları yönetebilmek gerekiyor.  Risk olmazsa, getiri de olmaz.  Girişimcilik de önemli bir meziyet olmaktan çıkar.  Kurumlar riskleri yönetirken çeşitli yöntemler kullanıyorlar.  Bu nedenle riski önlenmesi gereken bir durum olarak değil, kazanç sağlanabilecek bir durum olarak görmek başarı için gerekli bir tutum oluyor.Risklerle baş edebilmek için gerekli olan ilk adım fikri hazırlık yapmak.  Risklerin nereden gelebileceği konusunda hazırlıklı olmak için piyasayı, teknolojik gelişmeleri, politik ve ekonomik gelişmeleri takip etmek önem taşıyor.  Öngörü yeteneğini geliştirmek için bilgi toplama kaynaklarını zenginleştirmek gerekiyor. 

Ancak, sadece öngörü yeteneğini değil, aynı zamanda farklı gelişmeler karşısında nasıl hareket edileceği konusunda da hazırlık yapmak gerekiyor.  Bu nedenle, senaryo ve simülasyon çalışmaları özellikle faydalı bulunuyor.  Bu teknikler farklı geleceklerde nasıl davranılması gerektiği konusunda kurumsal hazırlık yapılmasını sağlıyor.
Riskleri yönetebilmenin önemli araçlarından birisi de onları paylaşmaktır.  Örneğin, yüksek risk içeren mega projelerin birçoğunun konsorsiyumlar tarafından gerçekleştirilmesinin temel nedeni finansman sağlamak değil, risk paylaşımıdır.  Bu nedenle, projelerin boyutları büyüdüğünde (bir başka ifade ile herhangi bir kurum için risk çok yükseldiğinde) o projenin hem maliyetlerinin, hem de getirilerinin paylaşılması olasılığı da artar.  Riskleri paylaşmak sadece sigorta yaptırarak veya konsorsiyumlar kurarak değil, aynı zamanda tedarikçilerle ve müşterilerle de gerçekleştirilebilir.

Risk yönetiminin araçlarından birisi de yumurtaların tümünü aynı sepete koymamak, yani farklı iş kollarında veya farklı pazarlarda faaliyet göstermektir.  Özellikle politik, sosyolojik ve ekonomik risklerin daha yüksek olduğu gelişmekte olan pazarlarda faaliyet gösteren şirketlerin, gelişmiş pazarlarda faaliyet gösterenlere göre daha fazla farklı iş alanında faaliyet göstermesinin önemli nedenlerinden birisi risk yönetimidir.  Gelişmiş pazarlar ve istikrarlı ekonomilerde ise odaklanma daha önemli olmaktadır.  Riskli ortamlar fırsatçı yaklaşımların, istikrarlı ortamlar ise stratejik odaklanma ile yetkinlik geliştirmenin daha öne çıkmasını sağlıyor.

Risklerle baş edebilmek için tedbirli olmak da yaygın kullanımı olan bir başka araçtır. Örneğin, yüksek risk içeren pazar veya sektörlerde daha yüksek özkaynak kullanılması, kolaylıkla ve hızla harekete geçirilebilecek nakit pozisyonlarının yüksek tutulması gibi stratejiler de daha yaygın olarak kullanılıyor. Nakit, belirsizlik karşısında en kolay kullanılabilecek bir tedbirdir.  Ancak, fazla nakit içinde yüzen şirketlerin bu nakti hatalı ve verimsiz kullanma olasılığının arttığı da unutulmamalıdır.


Risk yönetiminde başarılı olan şirketlerin önemli kazançları oluyor:

* Sağlıklı bir kurumsal yönetim yapısına sahip olmak,

* Şirketin girişimcilik özelliğini kaybetmeden bilinçli risk alabilmesi,

* İlgili mercilere sunulan bilginin tutarlılığı,

* Paydaşlarla iletişimde güven yaratabilmek,

* Kurumsal itibarın yüksek olması,

* Stratejik hedeflere ulaşmak üzere odaklanmanın ortaya çıkan riskler nedeniyle kaybedilmemesi,

* Uzun vadeli değer yaratma  potansiyeli.


Özetle, riskleri yönetebilmek şirket yönetiminin sürdürülebilirliği ve başarıyı yakalamak için sistematik olarak ele alması gereken bir konudur.  Bu nedenle risk yönetimini yöneticilerin işe bakışına ve iş süreçlerine yansıtmak önem taşıyor.  Riskleri iyi yönetebilenler, işlerinde de başarılı olurlar.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder