17 Temmuz 2012 Salı

Değişmiş TTK’da TFRS Bilinmeyenleri

Doğmasına bir gün kala mutasyon yaşamış olan Türk Ticaret Kanunu incelemeye devam ediyoruz. Bugün ele alacağımız konu kanunda yer alan TFRS uygulamalarının son durumu.

Defterler Hangi Kurallara Göre Tutulacak

İlk önce defterlerin tutulması ile kanunsal değişiklikleri göz önüne aldığımızda 14 Şubat 2011’de resmi gazetede yayınlandığı haliyle kanunumuz şu şekilde bir düzenleme yapmıştı.

“MADDE 64- (1) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle malvarlığı durumunu, Türkiye Muhasebe Standartlarına ve 88 inci madde hükümleri başta olmak üzere bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır.”

30 Haziran 2012’de resmi gazetede yayınlanan 6335 sayılı kanun sonucunda madde şu şekle dönüştü.

MADDE 64- (1) (Değişik: 26.6.2012-6335/8 md.) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır.”

Sizinde gözlemlendiğiniz üzere maddelerdeki tek değişiklik ilgili maddeden “Türkiye Muhasebe Standartlarına” ibaresinin değiştirilmesinden ibaret. Bu değişikliğin yanı sıra ilgili maddenin ilerleyen satırlarına yapılmış bir ilavemiz daha var.

“Bu Kanuna tabi gerçek ve tüzel kişiler, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile aynı Kanunun 175 inci ve mükerrer 257 nci maddelerinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelere uymak zorundadır. Bu Kanunun defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümleri 213 sayılı Kanun ile diğer vergi kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun olarak vergi matrahının tespit edilmesine ve buna yönelik mali tabloların hazırlanmasına engel teşkil etmez”

Bu değişiklikleri ve bu değişikliklerin gerekçelerini okuduğumuzda ortaya çıkan gerçek şudur. Defterlerimizi geçmişten bugüne olduğu gibi mevcut düzende tutmaya devam edeceğiz. Bu konuda çeşitli yorumlar yapılıyor. Bizce kanun metni ve gerekçeleri oldukça açık defterler yıllardır süre gelen düzende yani Vergi Usul Kanunu ve Muhasebe Uygulama Genel Tebliğlerine göre tutulmaya devam edecek.

Mali Tablolar Nasıl Hazırlanacak

Bugüne kadarki uygulamalarımızda defter kayıtlarımız bittimi, mizanımızı çeker oturur mali tablolarımızı hazırlardık. Ancak yeni Türk Ticaret Kanununun ilgili maddeleri ile bu durum değişiyor. Kanun her ne kadar defter düzeninde eskiye dönüş yapsa da mali tablolar açısından herhangi bir geri adım atmıyor.

Mali tabloların ya da daha doğru ifadeyle Finansal Raporların ya tam set TFRS’na göre yada şirketlerin ölçeğine göre Kamu Gözetim Kurumu tarafından TFRS’nın Kavramsal Çerçevesine aykırı olmamak üzere belirlenecek yeni bir muhasebe standardına göre hazırlanmasını öngörüyor.

Daha açık ifadeyle şirketler defterlerini vergi usul kanunu hükümlerine göre tutup daha sonra mali tablolarını TFRS’na göre hazırlayacaklar.

Burada bir belirsizlik söz konusu çünkü bu iki muhasebe uygulaması arasında oldukça farklı uygulamalar var ve bu uygulamalarda ilk seneden sonra sürekli olarak bir sonraki seneye devretmesi gereken konular. Bu nedenle de arşiv oluşturma şartı ortaya çıkıyor.

Bugüne kadar benzer bir süreç yaşanan SPK şirketlerinde Sermaye Piyasası Kurulu’nun her türlü elektronik ortamı TFRS çevrim defteri olarak kabul etmesi ve tüm şirketlerin bağımsız denetime tabi olması sebebiyle bağımsız denetim şirketlerinin de uluslar arası denetim standartları gereği detaylı dökümantasyon yapması sebebiyle çok önemli sorunlar yaşanmadı.

Ancak uygulamaya giren yeni düzenlemelerde, bakanlar kurulunun kararına istinaden bir grup şirket bağımsız denetim dışı kalacak ve buna rağmen TFRS mali tablolar hazırlamak zorunda kalacaklardır. Bu durumdaki şirketlerde TFRS çevrimlerinin şirket tarafından dökümante edilmesi ve arşivlenmesi gerekmektedir.

Böylesine önemli bir dökümantasyonda işi şirketin insafına bırakmak mali tabloların gerçekliği konusunda kontrolsüz bir alan bırakabilecektir.

Bu sebeple ikincil düzenlemelerde KGK’nun veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının kanunla düzenlenmiş başkaca bir defter olmadığı için yasal defterlerin üzerine düzeltme kaydı yapılmasını veya SPK gibi ikinci bir defterin tutulmasını istemek zorunda kalacaktır.

Finansal Raporların Bağımsız Denetimi

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 14 Şubat 2011 tarihinde resmi gazete’de yayınlanan halinde Türkiye’deki tüm sermaye şirketleri (Anonim Şirket, Limited Şirket ve Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirket) bağımsız denetime tabiydi.

30 Haziran 2012 tarihinde resmi gazete’de yayınlanan 6335 sayılı kanunla bu düzenleme kaldırıldı. Ve Bağımsız Denetime tabi olacak şirketleri belirleme yetkisi Bakanlar Kurulu’na verildi. Bakanlar Kurulu önümüzdeki günlerde bu konu ile ilgili düzenleme yapacak.

Kamuoyunda genel beklenti Bakanlar Kurulu’nun bu düzenlemeyi yaparken bir ciro belirleyeceği ve bu cironun altındaki şirketleri denetim tabi tutacağı yönünde, hatta ciro olarakta Basel II kritelerinde yer alan 50.000.000 TL ciro örnek gösteriliyor.

Bizce Bakanlar Kurulu’nun bu düzenlemeyi yaparken gözden kaçırmaması gereken iki önemli gerçek var.

1) Türk Ticari hayatında önemli bir yeri olan Anonim Şirketlerin tamamında 60 yıldır bir denetçi bulunmaktadır. İşlevselliği, başarısı, murakıpların bilgisi ve yeterliliği çeşitli mecralarda tartışılabilir.

Ancak böyle bir kurum 60 yıldır Türk Ticari hayatında vardır. Ve bu şirketlerin ortakları açısından zaman zaman da önemli bir güvence olmaktadır. Ticaret Mahkemelerinde murakıplar vasıtasıyla çözüme ulaşan uyuşmazlık sayısı azımsanmayacak ölçüdedir.

Bu sebeple sadece ciro bazında belirlenebilecek bir mekanizma özellikle Anonim Şirketlerde ciddi sıkıntılara yol açabilecektir. Belli bir cironun altındaki Anonim şirketlerde en azından mevcut murakıplık sisteminin devamı yönünde bir çalışma yapılmalıdır.

2) Şirketlerin finansal raporlarını, TFRS’larına göre veya TFRS’nın kavramsal çerçevesine aykırı olmayan bir sete göre hazırlaması finansal raporların kullanıcısı konumundaki Kredi Kuruluşları, Tedarikçiler, Müşteriler, Yatırımcılar, Kamu vb kurumların karar vermelerinde yardımcı olabilmektedir.

İlke bazlı bir set olan TFRS’nın uygulanması sürecinde denetim dışı bırakılacak şirketlerin bu mali tabloları nasıl düzenleyeceği yukarıda da ifade ettiğimiz üzere dökümantasyonu nasıl yapacağı net bir şekilde belirlenmelidir. Aksi takdirde üzerinde iyi kötü bir vergi denetimi baskısı olan mevcut mali tablolardan daha gerçek dışı mali tablolarla karşılaşılabilecek. Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olunacaktır.

Sonuç olarak bugün itibariyle önümüzdeki kanuni düzenleme defterlerimizi vergi muhasebesine göre, mali tablolarımızı uluslar arası standartlara göre hazırlamamıza hükmetmektedir. Defterimiz ile tablomuz arasındaki bağlantıyı iyi yapmak, bağlantı kopukluğuna yol açmamak gerekmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder