22 Eylül 2012 Cumartesi

İş dünyasından Çin ile ticaret için reçete
 
İSTANBUL - Türkiye İş adamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rızanur Meral, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın yaptırdığı çalışmalar ve analizler neticesinde Çin'in en fazla ithal ettiği ve Türkiye'de arzı bulunan mallara yoğunlaşarak bu ülkeye ihracatın artırılabileceğini bildirdi.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın geçtiğimiz haftalarda Çin'e gerçekleştirdiği ziyarette iki ülkenin karşılıklı ticaret hacmini 2015'te 50 milyar dolara, 2020 yılında ise 100 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini açıklamasının ardından iş dünyasının önde gelen isimleri Çin için "reçetelerini" anlattılar. Türkiye ile Çin arasındaki dış ticaret hacmi 2011 yılında 24 milyar 160 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ancak bu rakam içinde Türkiye'nin Çin'e ihracatı 1 milyar 773 milyon 828 bin dolar düzeyinde kaldı.

TUSKON Başkanı Rızanur Meral, iki ülke arasındaki ilişkilerin her alanda hızla gelişmesinin 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün tarihi Çin ziyaretiyle büyük bir ivme kazandığını söyledi.
Bu ziyarette kararlaştırılan konuların hayata geçirilmesiyle ilişkilerin yeni bir boyut kazandığını belirten Meral, "Çin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Xi Jingping ve Çin Başbakanı Wen Jiabao'un Türkiye ziyaretleri ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tarihi Çin ziyareti, belirlenen hedeflere ulaşılması noktasında iki taraf arasındaki kararlılığı göstermiştir. Bu kararlılık, hedeflere ulaşma noktasında büyük önem arz etmektedir" dedi.

İki ülke arasındaki ticaret hacminin 10 yıl önce 1,2 milyar dolar iken 2011 yılında 25 milyar dolara ulaştığını anımsatan Meral, bunun Başbakan Erdoğan'ın, Çin Başbakanı Wen Jiabao ile Türkiye'de açıkladığı hedeflerin hayal değil, aksine, ulaşılması son derece mümkün olan hedefler olduğunu gösterdiğini dile getirdi.
İki tarafın çıkarlarına uygun ticari ve ekonomik işbirliğinin artarak devam ettirilmesiyle 2015'teki 50 milyar dolar dış ticaret hacmi hedefine ulaşılması konusunda bir sorun yaşanmayacağını vurgulayan Meral, sözlerine şöyle devam etti:
"Bilindiği gibi Türkiye'nin Çin'e olan ticaret açığı Türkiye'deki her kesimi rahatsız etmektedir ve bu konu farklı ortamlarda dile getirilmektedir. Öncelikle bu açığın Türkiye lehine dönmesinin kısa vadede mümkün görünmediğini söyleyebilirim. Şu anda yapılan çalışmalar da dış ticaret hacminin Türkiye lehine dönmesi yönünde değil, Türkiye'nin kabul edebileceği seviyeye çekilmesi yönündedir. Bu hedef çerçevesinde, Çinli yatırımcıların Türkiye'de yatırım yapmaları gerekmektedir. Daha fazla Çinli yatırımcının Türkiye'ye gelmesi sağlanmalı, ayrıca Türkiye'ye gelen Çinli turistlerin sayısının artırılması amaçlanmalıdır. Özellikle üçüncü ülkelerde ortak yatırımlar yapılması, yüksek katma değer oluşturan Türk ürünlerinin Çin'e satılması ve benzer adımların atılması, dış ticaret açığının kapanmasına yardımcı olacaktır."

"Çin, dünyanın en çok ithalat yapan ikinci ülkesi"
 
Çin'in 2011 yılında gerçekleştirdiği 1,74 trilyon dolarlık ithalat ile dünyanın en çok ithalat yapan ikinci ülkesi konumunda olduğunu anımsatan Meral, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın yaptırdığı çalışmalar ve analizler neticesinde Çin'in en fazla ithal ettiği ve Türkiye'de arzı bulunan mallara yoğunlaşıp ihracatın artırılabileceğini söyledi.
Son yıllarda Çin pazarına girmeye yönelik çok önemli adımların atıldığını anımsatan Meral, Çin'in yalnızca Şanghay ve Pekin'den ibaret olmadığını, eyaletler bazında çalışmaların derinleştirilerek sürdürülmesi gerektiğini dile getirdi.
Bütün bu çalışmaların yanı sıra halkların birbirlerini tanıması, kültürel alışveriş ve iki ülkenin dilini de konuşabilen insanların sayısının artması gibi hususların büyük önem arz ettiğine dikkati çeken Meral, konuşmasını şöyle tamamladı:
"2012 yılı rakamlarına bakacak olursak, ocak-temmuz ayları arasındaki dönemde Çin'e olan ihracatımız yüzde 13,4 artarak 1,5 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Çin'den yapılan ithalatın ise son birkaç ayda azalma trendinde olduğunu gözlemlemekteyiz. 2012 yılının aynı döneminde ithalat ise yüzde 4,5 azalışla 12,18 milyar dolar seviyesine inmiştir. Türkiye'nin Çin'e ihracatı son dönemde artış eğilimindedir. İhracat rakamının yıl sonu itibariyle yıllık yüzde 15 artışla 2,9-3 milyar dolar seviyesinde, ithalatın ise yüzde 5-7 düşüşle 20 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Türkiye'deki cari işlemler açığının azaltılması politikası ile Çin'in ihracat pazarlarına yönelik olumsuz gelişmelerin bir sonucu olarak yıl sonunda Çin ile olan ticaret hacmimizin 23-24 milyar dolar seviyesinde kalacağı öngörülmektedir. Dış ticaret rakamlarına bakıldığında ise açığın giderek azaldığını görmekteyiz. Dolayısıyla yapılan çalışmaların ışığında ve rakamların anlattıklarını göz önünde bulundurarak dış ticaret açığının azalmaya devam edeceğine inanmaktayım."

"Ticari ilişkilerin hak ettiği yere ulaşması için 3 başlıkta gelişme kaydedilmesi gerekiyor"

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş ise Çin'in son yıllarda dünyaya yaklaşık 1,6 trilyon dolarlık mal satarken, karşılığında diğer ülkelerden 1,4 trilyonluk mal aldığını hatırlattı.
Ticari ilişkilerin hak ettiği yere ulaşması için 3 başlıkta gelişme kaydedilmesi gerektiğine işaret eden Yalçıntaş, bunlardan birincisinin iki ülke arasında sürekli Türkiye aleyhine açık veren ticari yapının değiştirilmesi olduğunu dile getirdi.
Dünyanın Çin'in büyüme üzerinde iç talebi daha ön plana alacağı bir döneme doğru gittiğini kaydeden Yalçıntaş, "Türkiye, başta tarım ürünlerinde Çin için bir tedarik deposu olabilir. Ayrıca deri, hazır giyim, otomotiv gibi sektörlerde büyük bir potansiyele sahibiz. Aynı zamanda teknolojik konularda da işbirliğine giderek, Çin'in üstünlüklerinden faydalanabiliriz" şeklinde konuştu.
İkinci unsurun ise Çin yatırımcılarını Türkiye'ye çekecek stratejik işbirliği olduğunu anlatan Yalçıntaş, konuşmasına şöyle devam etti:
"Çinli firmalar, 2010 yılında dünyada 68 milyar dolarlık doğrudan yatırım yaptılar. Ne var ki, Türkiye'nin son iki yılda bu yatırımdan aldığı pay sadece 1 milyon dolar. Türkiye'deki doğrudan yatırım stoku 180 milyar doları aştı. AB ile Gümrük Birliği anlaşması imzalamış bir ülkeyiz. Ortadoğu, Kafkaslar, Orta Asya ve Balkanlar ekonomik açıdan Türkiye'yle kucaklaşmakta. Dolayısıyla Çinli firmalar için Avrupa'ya ve diğer ulaşamadıkları bölgelere Türkiye üzerinden açılmaları kendileri için önemli fırsatlardır. Üçüncü konu ise Çin ile Türkiye'nin 3. ülkelerde ekonomik ve ticari işbirlikleri geliştirme imkanıdır. Örneğin inşaat sektöründe dünyadaki ilk 500 şirketin 55'i Çinli, 32'si de Türk firmasıdır. Türkiye Ortadoğu, Orta Asya, Rusya ve Kuzey Afrika'da çok başarılı iken, Çinli firmalar Güney Doğu Asya, Rusya, Afrika ve Güney Amerika pazarlarında çok iyidir. İşte Çinli ve Türk firmalar, 3. ülkelerde rekabet etmektense ortak projeler geliştirmeli. Son olarak iki ülke arasındaki ticaretin daha hızlı ve güvenli hale gelmesi için bankacılık ve finans sektöründeki işbirliği de önemlidir. Çin'deki Türk bankalarının ve Türkiye'deki Çin bankalarının sayısının artması gerekiyor."
"İthalatı artıran faktörler devre dışı bırakılmalı"

Gerek Çin ile olan ticarette gerekse dış ticaretin genelinde dengenin Türkiye lehine dönmesi için ithalatı artıran faktörlerin devre dışı bırakılması gerektiğini anlatan Yalçıntaş, bu durumda atılması gereken adımların çoğunlukla ara malı ve yatırım malı ithalatının ülke içi üretimi sekteye uğratmadan aşağı çekmek üzerine yoğunlaşılması olduğunu söyledi.
Ekonomi Bakanlığı'nın uzun süredir bu yönde bir çalışma gerçekleştirdiğini aktaran Yalçıntaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu çerçevede, sanayimizin ihtiyaç duyduğu girdilerin tedarikinde sürekliliğin sağlanarak verimliliğin artırılması ve ithalat bağımlılığının azaltılarak ihracatta rekabet gücünün iyileştirilmesi amacıyla "Girdi Tedarik Stratejisi" hazırlanmaktadır. Söz konusu stratejinin başarıyla uygulanması halinde özellikle ithalat bağımlılığı bulunan sektörlerimizde ara mallarının yerli üretimle tedarik edilmesi sağlanacaktır. Böylece hem ithalat rakamlarımız aşağıya çekilecek, hem de ihracata dönük üretimiz daha istikrarlı bir yapıya kavuşacaktır. Konuya Çin özelinde baktığımızdaysa, mevcut yapıda Çin'den daha çok makine aksam ve parçaları ile elektrikli cihaz aksam ve parçalarını ithal ettiğimiz, buna karşın Çin'e daha çok tuz, kükürt, toprak ve taşlar, alçılar ve çimento, metal cevherleri, cüruf, kül ve inorganik kimyasal müstahzarlar ihraç etmekteyiz. Yani bu tabloya göre Çin'e hammadde ihraç edip ara malı ithal etmekteyiz. Tablonun mevcut yapısının Türkiye lehine dönmesi için tüm dünyanın gözünü diktiği 1 milyar 350 milyon nüfuslu Çin pazarından çok daha fazla pay almalı ve bu ülkeye nihai ürün ihracatına hız verecek adımlar atmalıyız."

"Çinliler'in Türkiye'ye yatırım yapmaları veya şirket satın almaları gerekiyor"

Türk-Çin İş Konseyi Başkan Yardımcısı Necati Abacıoğlu ise 2015'te iki ülke arasındaki dış ticaret hacminin 50 milyar dolara çıkması için Çinliler'in Türkiye'ye yatırım yapmaları veya şirket satın almaları gerektiğini söyledi.
Aynı zamanda buraya yatırım yapıp Türkiye'nin etrafındaki ülkelere ihracatlarını Türkiye üzerinden artırmaları gibi bir yöntem izlenilebileceğini aktaran Abacıoğlu, "Çin şirketlerinin burada enerji yatırımları, tüneller, otoyol yatırımları ve havayolları yatırımları gibi yatırımlar yapmaları halinde bu dış ticaretimiz Türkiye lehine değişebilir" dedi.
 
Dünya Gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder