20 Ocak 2012 Cuma


BİNEK OTOMOBİLLERDE KDV VE AMORTİSMAN


3065  Sayılı KDV Kanunu’nun 30 uncu maddesinin  (b) bendine göre, “faaliyetleri  kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya  çeşitli  şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisi” mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemez.  Aynı kanunun 31 inci maddesi  yürürlükten kaldırılmadan önce , amortismana tabi iktisadi kıymetlerin katma değer vergisi , bunların aktife girdiği veya kullanılmaya başlandığı vergilendirme döneminden itibaren 3 yıl içinde ve üç eşit miktarda ATİK   KDV olarak indirim olanağı olarak getirmişti. Bu indirim olanağı, 4369  Sayılı Kanunun 82’nci maddesiyle 01.01.1999 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır.

 3065 Sayılı Kanunun 58 inci maddesine göre, “mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan Katma Değer Vergisi ile mükellefçe  indirilebilecek Katma Değer Vergisi, Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmez” hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla alış ve satış  vesikalarında gösterilen KDV’ler Gelir ve Kurumlar Vergisi matrah tespitinde gelir veya gider olarak kaydedilemeyecektir.
 
Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisinin, doğrudan gider mi  yazılacağı, yoksa maliyet unsuru  olarak mı dikkate alınacağı hususunda farklı uygulamalar görülmektedir.

 BİNEK OTOMOBİLLERDE İNDİRİLEMEYEN KDV’NİN  DOĞRUDAN GİDER VEYA MALİYET UNSURU OLARAK YAZILMASI

 KDV Kanunu’nun 23 Seri No’lu Genel Tebliği’ne göre, mükelleflerin işletme amacı dışında iktisap ettikleri binek otomobillerin alış vesikalarında gösterilen KDV’sinin evvelce olduğu gibi indirimi mümkün değildir. İndirim konusu yapılmayan bu verginin, Gelir ve Kurumlar Vergisi  Kanunları çerçevesinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabileceğini açıklamıştır. İlgili tebliğe göre, işin mahiyetindeki  kasıt, iktisap edilen  amortismana tabi iktisadi kıymetin

amortismana tabi  olup olmadığıdır. Eğer iktisadi kıymet amortismana tabi ise alışta yüklenen KDV maliyete eklenerek amortisman yoluyla itfa edilecek, amortismana tabi  değilse yüklenilen KDV’nin doğrudan gider olarak yazılacaktır. Zaten uygulamada da otomobillere ait alış vesikalarında gösterilen KDV’lerin çoğunlukla maliyet unsuru olarak dikkate alındığı görülmektedir.

Öte yandan, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 269 uncu maddesinde belirtilen hükümler, gayrimenkul ve taşıt alımlarında maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler olarak kaydedilmekle mükellefe bir serbestlik getirmiştir. VUK.nun 270/2 maddesine göre, “noter,mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri ile Emlak Alım ve Taşıt Alım Vergilerini maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler” denilerek mükellefe bir serbestlik getirmiştir. Dolayısıyla mükellefler otomobil alışları ile ilgili  ödedikleri Taşıt Alım Vergilerini doğrudan gider yazabilecekleri gibi maliyet unsuru olarak da dikkate alarak bunun üzerinden amortisman ayırabilirler.

Bununla ilgili Maliye Bakanlığı’nca verilen bir özelgede, “Buna göre, taşıtların maliyet bedeliyle değerlendirilmesi sonucunda Taşıt Alım Vergilerinin maliyet bedeline eklenmesi veya genel giderler arasında gösterilmesinde mükelleflere ihtiyarilik tanınmıştır. Bu nedenle, binek otomobillerine ait indirilemeyen katma değer vergisinin doğrudan gider veya maliyet unsuru olarak değerlendirilmesinde kanunen bir sakınca bulunmamaktadır” şeklinde bir idari görüş bildirmiştir.

Bakanlığın bu idari görüşüne göre taşıtların  satın alma bedeline, Taşıt Alım Vergileri ve KDV’si  ilave edilebileceği gibi doğrudan gider olarak da yazılabilecektir. Ancak uygulamada taşıtın iktisabı için gerek KDV ve gerekse Taşıt Alım Vergisi iktisadi kıymetin maliyetine ilave edilerek amortismana tabi tutulmaktadır. Bizce doğru olan da budur. Aksi takdirde  doğrudan gider olarak yazılması gerekecektir.  Gider olarak yazılması halinde,  KDV kanunun 30/b ve 58 inci maddelerinin  hükümlerine uyulmamış olunacaktır.

MOTORLU  KARA TAŞITLARI VERGİLERİNİN GİDER OLARAK  KAYDEDİLMEMESİ

197 sayılı Motorlu  Taşıtları Vergisi Kanunu’nda  yer alan (I) sayılı  tarifedeki taşıtlar için  ödenen vergiler gider olarak kaydedilmez. Bu hususla ilgili  Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu’nun 14 inci maddesinde hükme bağlanmıştır. Bu maddeye göre “Bu kanuna bağlı (I, III, ve IV) sayılı tarifelerde yer alan taşıtlardan (Ticari maksatla kullanılan uçak ve helikopterler ile taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işetmelerin bu amaçla kiraya verdikleri taşıtlar hariç) alınan vergi ve cezalar ile gecikme zamları gelir ve kurumlar vergilerinin matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmez.”   (I) sayılı  tarifede yer alan taşıtlar; otomobil, kaptıkaçtı, panel ve arazi taşıtlarını  kapsar. (MTVK. Md.5)       

İşletmeler, gider olarak kabul edilmeyen (I) sayılı tarifedeki vergileri , yasal defterlerinde kanunen kabul edilmeyen giderler olarak kaydedebileceklerdir.


T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
İSTANBUL DEFTERDARLIĞI
Vasıtalı Vergiler Gelir Müdürlüğü

SAYI : B.07.4.DEF.0.34.12/19-863 03.10.2000/6168

KONU : Şirket adına kayıtlı araçların

motorlu taşıtlar vergilerinin

gider kaydedilip kaydedilemeyeceği hk.

VASITASIZ VERGİLER GELİR MÜDÜRLÜĞÜNE

İLGİ : 25.9.2000 gün ve 7382/9465 sayılı yazınız.

.......İthalat İhracat ve Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından Müdürlüğünüze verilen 11.9.2000 tarihli dilekçede şirketleri aktifinde kayıtlı olup, şirket işlerinde kullanılan araçların, motorlu taşıtlar vergilerinin gider kaydedilip kaydedilemeyeceği hususunda bilgi verilmesi istenilmiştir.

197 Sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun “Gider Kaydedilmeme” başlıklı 14 üncü maddesinde “Bu Kanuna bağlı (I), (III) ve (IV) sayılı tarifelerde yer alan taşıtlardan (Ticari maksatla kullanılan uçak ve helikopterler ile taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya verdikleri taşıtlar hariç) alınan vergi ve cezalar ile gecikme zamları gelir ve kurumlar vergilerinin matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmez.”hükmü yeralmaktadır.

Sözkonusu madde hükmüne göre (I) sayılı tarifede belirtilen otomobil, kaptıkaçtı, panel ve arazi taşıtları ile, (III) ve (IV) sayılı tarifelerde belirtilen özel amaçla kullanılan yat, kotra ve her türlü motorlu teknelerle uçak ve helikopterlerden alınan vergi ve cezalar ile gecikme zamları gelir ve kurumlar vergileri matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmeyecektir. Dolayısıyle şirketin aktifinde kayıtlı hususi otomobillere ait motorlu taşıtlar vergilerinin gider olarak yazılmasına yasal olanak bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

SERBEST MESLEK FAALİYETLERİNDE  BİNEK OTOMOBİLLERİNİN GİDERLERİ

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 68 inci maddesinin birinci fıkrasının  10 numaralı bendinde 4369 Sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle “........envantere dahil olan binek otomobillerinin giderleri ve Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanları”  serbest meslek kazancının tespitinde  hasılattan indirilir. Bu madde hükmü ile binek otomobillere ait giderlerinin tamamının gider olarak kaydedilmesi için, binek otomobillerinin envantere dahil edilmesi gerekmektedir. Ayrıca envantere kayıtlı olan otomobillerinin 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun  ilgili hükümlerine göre  ayrılan amortismanlar da gider olarak hasılattan  indirilecektir.

VUK’nun geçici 5 inci maddesine göere “.....Öteden beri faaliyete devam eden serbest meslek erbabının amortismana tabi iktisadi kıymetleri maliyet bedeli, maliyet bedeli bilinmiyorsa bizzat kendilerince alış tarihindeki rayice göre tahmin olunacak bedeli ile değerlendirilerek envanterlerine dahil  edebileceklerdir. Bu kıymetlerin alış tarihleri ile mükellefiyete giriş tarihleri arasındaki yıllara ait amortismanlar tutarı bu değerden düşülür ve kalan bakiye üzerinden amortismana devam edilir”

Binek otomobillerinin aktife girdiği hesap dönemi için ay kesri tam ay sayılmak suretiyle kalan ay süresi kadar  amortisman ayrılır. Amortisman ayrılmayan süreye isabet eden bakiye değer, itfa süresinin son yılında tamamen yok edilir.  (VUK  MD. 320)

Serbest meslek erbabı  azalan bakiyeler usulüyle amortismana tabi iktisadi  değerlerini yok edemezler. (VUK Mük.Md. 315)

BİNEK OTOMOBİLLERİN KREDİ İLE SATIN ALINMASINDA  DOĞAN  KUR FARKLARI VE FAİZLER:

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 262 inci maddesinde; “Maliyet bedeli,iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.” hüküm altına alınmıştır.

Vergi Usul Kanunu, Türk Ticaret Kanunu’ndan farklı olarak kamu alacağını güvence altına almak amacıyla değerlemede asgari değerler saptamıştır. Vergi Usul Kanunu, iktisadi kıymetlerin çeşitlerine göre farklı değerleme ölçütleri kabul etmiştir (Md.262-268).

Vergi Usul Kanunu’na göre binek otomobillerin maliyeti, gayrimenkullerin maliyeti gibi değerleneceğini hükme bağlamıştır. Ayrıca aynı kanun, binek otomobillerin satın alınması sırasında ödenen Taşıt Alım Vergisinin maliyet bedeline almakta veya genel giderler arasında  göstermekte mükelleflere serbestlik tanımıştır.

Bankalardan veya finans kuruluşlarından döviz kredisi kullanılarak binek otomobil satın alınması halinde, ortaya çıkan kur farkı ve kredi faizlerinin sabit kıymetin iktisap edildiği dönem sonuna kadar olanların, kıymetin maliyetine eklenmesi  gerekmektedir. İşletme dönemlerinde ödenen kur farkları ve faizler ise doğrudan gider yazılabileceği gibi maliyete intikal ettirilerek amortisman yoluyla itfa edilebilir.

Vergi Usul Kanunu’nun 262 inci maddesinde ki maliyet bedelinin tanımını yukarıda belirtmiştik. Ancak 213  sayılı yasaya göre iktisadi kıymetin maliyet bedeline nelerin alınacağını belirtmiş olup bunların arasında faiz ve kur farkı yer almamıştır. Bu nedenle Danıştay bu konu ile ilgili “Sabit kıymetlerin iktisabı için kullanılan krediler dolayısıyla ödenen faizlerin sabit kıymetlerin maliyetine eklenmesini zorunlu kılan açık yasa hükmü yoktur” kararı almıştır. (Danıştay 4.Daire 6.3.1996 T.,E.1995/1367,K.1996/613)

Vergi Usul Kanunu, binek otomobillerin maliyeti gayrimenkullerin maliyeti gibi değerlendirileceğini hükme bağladığına göre, iktisadi kıymetin aktife alındığı yılın sonuna kadar ödenen kur farkı ve faizlerin maliyetin bir unsuru olarak kaydedilmesi ve İşletme döneminde ödenen kur farkları ve faizler ise doğrudan gider olarak kayıtlara alınması gerekmektedir.

SONUÇ:

İşletmelere ait binek otomobillerin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisi mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyerek iktisadi kıymetin maliyetine ilave edilerek bunun üzerinden Vergi Usul Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre amortisman ayrılacaktır.
 
Binek otomobillerin alışında ödenen Taşıt Alım Vergileri doğrudan gider olarak yazılabilecekleri gibi maliyet unsuru olarak alınabilecektir. Vergi Usul Kanunu mükelleflere bir ihtiyarilik tanınmıştır.

Serbest meslek mükellefleri envanterlerine kayıtlı olan binek otomobillerine ait gider ve amortismanların  tamamını gider olar kaydedebileceklerdir.

Binek otomobillerinin aktife girdiği hesap dönemi için ay kesri tam ay sayılmak suretiyle kalan ay süresi kadar amortisman ayrılır.

Bankalardan veya finans  kuruluşlarından döviz kredisi veya TL. kredisi kullanılarak binek otomobil satın alınması halinde ,ortaya çıkan kur farkları ile kredi faizleri  sabit kıymetin iktisap edildiği dönem sonuna kadar olanların, kıymetin maliyetine eklenmesi gerekmektedir. İşletme dönemlerinde ödenen kur farkları ve faizler ise doğrudan gider yazılabileceği gibi maliyete intikal ettirilerek amortisman yoluyla itfa edilebilir.

Sabri ODAK
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder