28 Haziran 2012 Perşembe

Tüm Yönleriyle Finansman Gider İndirimi Kısıtlaması

 


Önümüzdeki yılbaşından itibaren firmaların finansman giderlerinden bir kısmının indirimi kabul edilmeyecektir. Çünkü, vergi kanunları açısından gider kabul edilmeyen ödeme sayılmıştır.

Bu düzenlemenin açılımı ise, firmaların ticari kazancın elde edilmesi için gerçekten yapmış olduğu finansman giderlerinin bir kısmını; safi kazancın tespitinde indirimine izin vermeyerek, kanunen kabul edilmeyen gider saymıştır. Bu tutarın ise vergi matrahına ilave edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla firmalar açısından ilave bir vergi yükü anlamı taşımaktadır.

Aslında Finansman Gider Kısıtlamasının; Vergi Mevzuatında ki, kısa bir hikayesine bakacak olursak; 1.1.1996 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, 4008 sayılı yasa ile GVK 41/8 maddesi, KVK 15/13 maddelerine konulan ilave hükümlerle VUK’nun 274.maddesine göre dönem sonu stoklarını Son Giren İlk Çıkar (LIFO) yöntemine göre değerleyen veya VUK’nun 298.maddesine göre iktisadi kıymetlerini yeniden değerleyen ve yeni değerlenmiş değerler üzerinden amortisman hesaplayan işletmelerin yabancı kaynak için ödedikleri gider ve maliyet unsurlarından bir kısmını ticari kazancın tespitinde gider ve maliyet unsuru olarak dikkate alamayacakları belirtilmişti. Finansman giderlerinin Maliye Bakanlığınca belirlenen orandaki kısmı gider ve maliyet olarak kabul edilmemekteydi. Gider indirimi kısıtlaması oranı VUK hükümlerine göre o yıl için belirlenmiş yeniden değerleme oranının, ilgili kuruluşlardan alınan bilgilere göre Maliye Bakanlığınca o yıl hesaplanan ortalama ticari kredi faiz oranına bölünmesiyle bulunan oranın %25 i olarak uygulanıyordu. Eski düzenlemeye göre;1-Stoklarını LIFO yöntemine göre değerlemeyenler, 2-Yeniden değerleme uygulaması yapmayanlar veya Yeniden Değerleme uygulasa bile amortismanlarını yeniden değerlenmemiş tutarlar üzerinden hesaplayanlar, 3-Sanayi siciline kayıtlı imalatçılar, 4-Bankalar, sigorta şirketleri, finans kurumları gider kısıtlamasına tabi tutulmamaktaydı.

Gider kısıtlamasına ilişkin eski düzenleme 2001 yılında (En son 2001 ikinci üç aylık geçici vergi dönemi için uygulanmıştır.)yürürlükten kaldırılmıştı.

Ancak Finansman gider kısıtlaması uygulaması, 15 Haziran 2012 tarih ve 28324 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6322 sayılı kanun ile yeniden Vergi Sistemindeki yerini almıştır. Bu düzenlemeye göre, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41. Maddesinin 9. bendine ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 11. Maddesinin birinci fıkrasına konulan ilave hükümlerle; Kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri dışında, kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kar payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10’unu aşmamak üzere Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan kısmı” gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri gider yazamayacaklar. Belirlenecek oranı sektörler itibarıyla farklılaştırmaya Bakanlar Kurulu, uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye ise Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.
İlgili kanun maddesinin gerekçesinde ise Firmaların finansman ihtiyaçlarını borçlanma yerine öz kaynaklan ile finanse etmelerini teşvik etmek amacıyla düzenlemenin yapıldığına vurgu yapılmıştır. Bu uygulama 01.01.2013 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.

Bu uygulamanın kapsamına kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri hariç tüm gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri girmektedir.

İşletme sahipleri veya ortakları tarafından işletmenin kuruluşunda yada devamı süresince ortaya konulan tüm fonlar işletmenin özkaynağı veya öz sermayesini oluşturur. Halka açık şirketlerde hisse senedi satışa sunularak fon yaratılabilir. Ayrıca işletmenin dağıtılmamış karları işletmeye öz kaynak sağlayabilir. Toplam Yabancı Kaynakların, Öz sermayeye oranının 1 olması mali tablo oranları açısından yeterli görülür. Bu oranın küçülmesi herhangi bir ekonomik veya işletmesel kriz anında firmayı çok güç durumda bırakabilir.

Yazımızın bu aşamasında Finansman Gider Kısıtlaması uygulamasını bir örnek üzerinde anlamaya çalışalım. bir işletmenin kullandığı yabancı kaynakların tutarı, özkaynak tutarını aşmış olsun. Yabancı kaynakların bir kısmını yatırım maliyetleri için kullanmış olsun. Ve bu duruma göre örnek şirketimizin ek vergi yükünü ve muhasebe kayıtlarını görmeye çalışalım.

ABBA A.Ş.’nin 2013 yılı Dönen Varlıkları Toplamı 5.000.000 TL, Duran Varlıklar Toplamı 10.000.000 Tl’dır. Kısa Vadeli Krediler Toplamı 8.000.000 Tl olup yıllık faiz oranı %8’dir. Yatırımlar İçin yıllık % 6 faizle almış olduğu Uzun Vadeli Yabancı Kredi Tutarı ise 2.000.000TL’dır. Bakanlar Kurulunun indirim oranını %10 belirlediğini kabul edelim.

Aktif Toplamı = 5.000.000 + 10.000.000 = 15.000.000 TL

Borçlar Toplamı = 8.000.000 + 2.000.000 = 10.000.000 TL

Öz Sermaye(Özkaynak) Toplamı = 15.000.000 – 10.000.000 = 5.000.000 TL

Kısa Vadeli Krediler Finansman Gideri = 8.000.000 * %8 = 640.000 TL

Uzun Vadeli Kredi Finansman Gideri = 2.000.000 * %6 = 120.000 TL

Bu durumda ABBA A.Ş.’nin 2013 yılındaki Finansman Gider Kısıtlaması Uygulaması aşağıdaki gibi olacaktır.

Yabancı Kaynakların Toplamı = 10.000.000 TL

Yatırıma Kullanılan Kredi Tutarı = 2.000.000 TL

Özkaynak Tutarı = 5.000.000 TL

Yabancı Kaynağın

Özkaynağı Aşan Tutarı = 10.000.000 – 5.000.000 – 2.000.000 = 3.000.000 TL

Aşan Finansman Gider Tutarı = 3.000.000 * %8 = 240.000 TL

Kanunen Kabul Edilmeyen Gider Tutarı = 240.000 * %10 = 24.000 TL’dır.

Bu durumda yukarıdaki örneğe göre ABBA A.Ş. 2013 yılına ilişkin 4.800 TL daha fazla kurumlar vergisi ödeyecektir.

------------------------------- 31.12.2013------------------------------------------

950.01.001 KANUNEN K.E. GİDERLER 24.000

951.01.001 KANUNEN K.E. GİDERLER 24.000

---------------------------------- / -------------------------------------------------


Ya da 780 FİNANSMAN GİDERLERİ Hesabının alt hesaplarında KANUNEN K.E. GİDERLER olarak takip edilebilir.

KDV İndirimi Mümkün mü?

Kısıtlamaya tabi finansman giderlerine ait katma değer vergisinin tamamının indirim konusu yapılması gerekir. Yüklenilen vergilerin mükellefin üzerinde kalması adil olmaz.

Netleştirme Yapılabilir mi?

Bakanlığın muhtemel düzenleyeceği tebliğde, finansman giderinin, finansman gelirleri ile mahsubuna izin vermeyeceği kanaatindeyim.

Yıllara Sari İnşaat ve Onarım İşlerinde, hangi yıl ve hangi kazanca uygulanır?

Finansman gideri hangi yılın K/Z hesabında dikkate alınıyorsa, o yılda gider indirimi kısıtlamasına tabi kılınmalıdır.

Finansman Gider Kısıtlaması Uygulamasının mükelleflere bir faydası olacak mı?

Kanun madde gerekçesine göre amaç; Firmaların finansman ihtiyaçlarını borçlanma yerine öz kaynakları ile finanse etmelerini teşvik etmek.

Kullanılan yabancı kaynağın öz kaynaklarını aşmasında limit ne olabilirdi?

En azından Vergi kanunlarında zaten mevcut olan örtülü sermaye uygulamasındaki ilişkili kişilerden kullanılan yabancı kaynağın öz kaynağın üç katını aşması ölçütü aynen korunabilirdi.

İşletme dönemi kredileri maliyete atılırsa gider kısıtlamasına tabi mi?

Evet. Firmanın Yatırımın maliyetine giden finansman giderleri dışındaki tüm finansman giderleri bu kısıtlamaya tabidir. Gider veya maliyete atmayı tercih etmesi bir fark yaratmayacaktır.

Bakanlar Kurulu oranı düşürüp, sektörel belirleme yapar mı?

Bu konuda Bakanlar Kurulu yetkilidir. Üretim firmalarında ve istihdam yaratan sektörlerde oran sıfır olarak belirlenebilir.

Sonuç olarak mükelleflerin gerçek gider ve harcamalarının bir kısmını belgelendiremediği vergi sisteminde gerçek anlamda ticari kazancın elde edilmesine yönelik yapılan giderlerin bir kısmının indiriminin kabul edilmemesi uygulaması mükellefleri biraz tedirgin edecektir.

Abbas CoşarYeminli Mali Müşavir

19 Haziran 2012 Salı


Gelir Ve Kurumlar Vergisi Açısından İndirilecek Giderler

1.GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ AÇISINDAN İNDİRİLECEK GİDERLER

Bilindiği gibi şahıs işletmeleri Gelir Vergisine tabi olup 2008 yılı alışları 128.400TL veya satışları 180.000TL’ nin üzerinde olanlar 2009 yılından itibaren birinci sınıf tüccar olarak defter tutarak kazanç tespit edeceklerdir. Bu hadlerin altında kalanlar İşletme Hesabı Esasında Defter tutmaya devam edebilirler.
Adi şirketler dışındaki her türlü ticaret şirketi birinci sınıf tüccar olarak bilanço esasında defter tutarak yıllık kazacını tespit edecektir.
Adi şirketlerin hangi sınıfa girdikleri şahıs işletmelerindeki gibidir. Ticaret şirketi statüsündeki Limitet şirketler ve Anonim Şirketler Kurumlar Vergisine tabidir.
Kazanç tespitinde Gelir Vergisi Kanunun 40 İNDİRİLECEK GİDERLER ve 41 İNRİLEMEYECEK GİDERLER maddeleri ile kurumlar vergisi mükellefleri ayrıca Kurumlar Vergisinin 8.maddesindeki indirilecek giderler dikkate alınır.

1.1 İNDİRİLECEK GİDERLER

K.V.K.’nun 6’ncı maddesine göre safi kurum kazancının tespitinde, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8 ve 11. maddeleri hükümleri ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40 ve 41. maddeleri hükümlerinde belirtilen indirilecek ve indirilemeyecek giderler dikkate alınmakta olup, indirilecek giderler aşağıda sıralanmaktadır.

1.1.1.GELİR VERGİSİ KANUNU’NA GÖRE İNDİRİLECEK GİDERLER:

1.1.1.2 Kazancın Elde Edilmesi ve İdame Ettirilmesi İçin Yapılan Genel Giderler:

1.1.1.2.1. Belgeli Giderler:

Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin 1. bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.
Genel giderlerin indirilebilmesi için, yapılan giderin;
Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olması,
Vergi Usul Kanunu’nda belirtildiği şekilde, vergi kanunlarında belirtilen haller müstesna olmak üzere, belgelendirilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, yapılan giderin maliyet unsuru olmaması, giderin kazancın elde edilmesi için veya gelir harcaması çerçevesinde yapılması, yapılan gider karşılığında maddi veya gayri maddi bir kıymet iktisap edilmemiş olması gerekir
Ticari kazancın elde edilmesi ve idamesi için yapılan genel giderler aşağıdaki gibidir:
Kırtasiye, Temizlik, Isıtma, Aydınlatma, Su ve Telefon Giderleri
Firmalar tarafından yapılan su, elektrik, doğalgaz ve telefon harcamaları, bu harcamaların yapıldığı birimlere bağlı olarak gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınacaktır.
İşyeri ve Taşıt Kira Giderleri:
Firmaların taşıt kiralamaları halinde bu kiralama nedeniyle yaptıkları ödemeler G.V.K.’nun 40/1. maddesine göre genel gider olarak dikkate alınacaktır.
Ancak, kiralanan taşıta ait diğer giderler 40/5. maddeye göre, gider yazılacaktır.
Kiralanan işyerine ilişkin kira giderleri, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi amacıyla yapılması durumunda, genel gider olarak indirilebilecektir.
Kiralanan işyerinin üretimle ilgili olması halinde, söz konusu kiralama ile ilgili olarak yapılan ödemeler, genel gider değil, üretim maliyetinin bir parçası olacaktır. Peşin ödenen kiralar ilgili olduğu dönemde gider olarak indirilebilecektir.
Yapılan İşle Orantılı Temsil ve Ağırlama Giderleri:
Ticari kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi ile yapılan giderler arasında direkt bağlantı kurulduğu takdirde, bu tür ödemeler, gider olarak dikkate alınabilecektir.
Bina, Taşıt, Emtia ve Bunlara Yönelik Sigorta Giderleri:
Bina, taşıt ve emtiaya ilişkin yaptırılacak sigorta giderleri genel gider olarak indirilebilecektir.
Finansman Giderleri:
Faaliyetin yürütülmesine yönelik olarak sağlanan finansmanlar için ödenen faizler, bu harcamaların yapıldığı birime göre, örtülü sermaye örtülü kazanç oluşturmaması kaydıyla, maliyete intikal ettirilecek veya dönem kazancının tespitinde genel gider olarak indirilebilecektir.
163 Seri No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’ne göre, yatırım finansmanında kullanılan kredilerin faizlerinden kuruluş dönemine ait olanların maliyete eklenmesi, işletme dönemine ait olanların ise gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması mümkündür. Döviz kredilerinden kaynaklanan kur farklarından sabit kıymetin iktisap edildiği dönem sonuna kadar olanların kıymetin maliyetine, bu dönemden sonra çıkanların ise ait oldukları yıllarda gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmesi söz konusu olacaktır.
Alınan kredinin mal alımında kullanılması halinde, stoklara girdiği tarihe kadar olan kur farklarının maliyete intikal ettirilmesi, bu tarihten sonraki kur farklarının doğrudan gider kaydedilmesi mümkündür.
Kredi kullanılarak veya döviz cinsinden borçlanılarak satın alınan hisse senetlerinin satın alınmasından sonra doğan finansman giderleri ve kur farklarının doğrudan gider kaydedilmesi mümkündür.
Enflasyon düzeltmesi yapılırken aktif kıymetlerin maliyet bedelleri içerisinde yer alan finansman giderlerinin reel olmayan kısımları ayrıştırılmıştır.
VUK’nun geçici 25’inci maddesinin (c) bendine 5228 sayılı Kanunun 11’inci maddesiyle eklenen (3) numaralı alt bent ile, 31/12/2003 tarihli bilançoya ait düzeltme işlemleriyle sınırlı olmak üzere, amortisman süresi bitmemiş kıymetlere ilişkin maliyet veya alış bedelinden düşülen reel olmayan finansman maliyetinden amortisman ayrılmamış (yani 2003 sonu itibariyle henüz itfa edilmemiş) tutarın, 2004 ve sonraki yıllarda 5 yılda ve 5 eşit taksitte dönem kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınacağı hükme bağlanmıştır.
Bu hükme istinaden aktif kıymetlerin maliyet bedelleri içinden ayrıştırılan reel olmayan finansman giderlerinden 2003 sonu itibariyle henüz itfa edilmemiş tutarlar hesaplanarak, beşte biri 2004 yılı beyannameleri üzerinde, beşte biri de 2005 yılı beyannameleri üzerinde itfa edilmiş, yani matrahtan düşülmüştür. 2006 yılı beyannameleri üzerinde üçüncü taksidin itfa işlemi yapılacaktır.
Finansal Kiralama Giderleri:
01.07.2003 tarihinden önce yapılan finansal kiralama sözleşmelerine göre ödenen finansal kiralama bedellerinin tamamı, doğrudan gider yazılabilir. Bu tarihten sonra düzenlenen sözleşmelere istinaden dönemsel olarak ödenecek kiralama giderleri, anapara ve faiz olarak ayrıştırılacak anaparaya isabet eden kısım amortisman yoluyla itfa edilecek, faize ilişkin kısım ise gider olarak indirilebilecektir.
Finansal kiralama yoluyla edinilen kıymetlere ilişkin olarak kiralama süresi içinde sözleşmeye istinaden yabancı para üzerinden yapılan kira ödemelerinin değerlenmesi sonucu ortaya çıkan kur farklarının, finansal kiralama konusu kıymetin maliyetine intikal ettirilmesi ve maliyete eklenen kur farklarının ilgili kıymetin amortisman süresi içinde itfa edilmesi gerekir.
Pazarlama, Satış, Dağıtım ve Reklam Giderleri:
Piyasadan satın alınan veya ithal edilen malların promosyon ürünü olarak müşterilere verilmesi, mükellefler açısından pazarlama niteliğini taşımakta ve bu malların alış bedelleri GVK’nun 40/1. maddesine göre gider olarak kaydedilebilmektedir.
Firmalar tarafından hediye kampanyaları sonucu dağıtılan ürünlerin alış bedelleri gider olarak dikkate alınacaktır.
Reklam nedeniyle yapılan harcamalar da gider olarak dikkate alınacaktır.
Ciro Primi:
Müşteriye ödenen ciro priminin ödeyen kurum tarafından gider, elde eden müşteriler tarafından da hâsılat kaydedilmesi gerekir.
Factoring, Forfaiting Giderleri:
Factoring, vadeli alacakların garanti altına alınması ve tahsilat garantisi sağlanan vadeli alacağın belli bir ıskonto oranı ile factoring şirketi tarafından vadesinden önce alacaklıya ödenmesidir. Bu ıskonto bedeli ve komisyonlar finansman gideri olarak indirilebilecektir.
Forfaiting, kredili mal ve hizmet ihracatından doğan ve gelecekte tahsil edilecek orta vadeli, uygulamada bir banka tarafından garanti edilmiş senetli ve senetsiz bir alacağın vadeden önce satılarak tahsil edilmesidir.
İşveren Tarafından SSK’ya Ödenen Sigorta Primleri ile Emekli Sandığı’na Ödenen Emekli Aidatları:
İşveren tarafından ödenen SSK işveren payı, ücret ödemesinin bir parçası olup, GVK’nun 40. maddesinin 1. bendi kapsamında değerlendirilerek gider yazılır.
Yurt dışındaki kişilere ödenen komisyonlar, reklam giderleri, reklamasyon ve simsariye giderleri de genel gider olarak dikkate alınabilecektir.

1.1.1.2.2. İhracat, Yurt Dışında İnşaat, Onarma, Montaj ve Taşımacılık Faaliyetlerinde Götürü Gider Uygulaması:

Götürü Gider Uygulaması, mükelleflerin yurt dışındaki işleri ile ilgili olarak yapmış oldukları giderlerden belgesi temin edilmeyenlerin, anılan faaliyetlerden sağlanan hâsılatın belli bir oranını aşmamak şartıyla ticari kazançtan indirilmesini öngören bir müessesedir.
İhracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükellefler, GVK’n 40. maddesinin 1. bendinde yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hâsılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebilirler. (Detay bilgi için 194, 197 ve 233 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğlerine bakınız.)
Türkiye ile yabancı ülkeler arasında yaptıkları ulaştırma işlerinden kazanç elde eden dar mükellefiyete tabi bulunanlar ile ihraç kaydıyla mal tesliminde bulunan mükellefler, 233 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarınca, istisnadan yararlanamayacaklardır.
Sadece Türk Lirası karşılığı yapılan ihracat hâsılatı, azami gider tutarının tespitinde dikkate alınmayacaktır. KKTC’ye TL karşılığı yapılan ihracat, döviz cinsinden hâsılat olarak kabul edilecektir.
Götürü gider uygulamasından yararlanan mükelleflerin, bu faaliyetleri nedeniyle yapmış oldukları giderler nedeniyle işletmelerinin malvarlığında bir azalma meydana gelmesi ve bu giderleri gider hesaplarında izlemeleri gerekmektedir.
Ayrıca, 233 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarınca, ihracatı gerçekleştirenler ihracat hâsılatlarının tamamını dikkate alarak götürü gider uygulamasından yararlanacaklardır. İhracatçıya ihraç kaydı ile mal teslim edenlerin ise bu uygulamadan yararlanmaları mümkün bulunmamaktadır.

1.1.1.2.3. Hizmetli ve İşçiye Sağlanan Menfaatler:

İşverenler tarafından işyerinde çalışan hizmetli ve işçilere yapılacak her türlü ödeme ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilecektir.
Ancak, hizmetli ve işçiye sağlanan menfaatin ücret olarak vergilendirildikten sonra mı, yoksa bazı istisnai durumlar nedeniyle vergilendirilmeden mi gider yazılacağı hususu Gelir Vergisindeki istisna ve muafiyetler dikkate alınarak belirlenecektir.

1.1.1.2.4. Ücret Ödemeleri:

Ödenen ücretler üzerinden tevkifat yapılmak suretiyle gider olarak indirilebilecektir.

1.1.1.2.5. Büro Personeli Ücret Giderleri:

Genel gider olarak ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilecek ücret gideri büro personeline ait olmalıdır. İmalatta çalışan işçilerin ücretleri genel gider olarak dikkate alınmayacak ve üretim maliyetinin bir unsuru olacaktır. Ayrıca ücretler gayri safi tutarları üzerinden gider yazılacaktır.

1.1.1.2.5. Yönetim Kurulu Üyelerine Ödenen Ücretler:

Anonim şirket yönetim kurulu üyeleri gibi limitet şirket müdürlerine de müdür sıfatıyla katıldıkları toplantı başına huzur hakkı veya muayyen bir aylık ücretin muvazaa ve örtülü kazanç teşkil etmemek şartı ile ödenmesi mümkündür.

1.1.1.2.6. Toplu İş Sözleşmeleri İle Eskiye Yönelik Olarak Ödenen Ücretler:

Bir toplu iş sözleşmesinin geçerlik süresi sona ermesi ve yeni sözleşme müzakerelerinin uzaması halinde, eski sözleşmeye göre ücret ödemesine devam edilmekte ve yeni sözleşme eskisinin bittiği ayı izleyen aydan geçerli olmak üzere akdedildiğinde, geçmiş aylarla ilgili olarak ücret farkı ödemesi yapılmaktadır.
Anılan ücret farkları tahakkuk ve ödemesinin yapıldığı yılın ücreti olarak dikkate alınacaktır. Anılan farkların işçiye ödenmesi veya işçiyi alacaklı konuma getiren muhasebe kayıtlarının yapılması halinde, söz konusu farklar tahakkuk etmiş ve ödenmiş olmaktadır.
Geriye dönük olarak ödenecek ücret farkları için karşılık ayrılması durumunda, ayrılan karşılık, gider olarak dikkate alınacaktır.

1.1.1.2.7. Kıdem Tazminatları

Kıdem tazminatları, G.V. K.’un 40/3. maddesi hükmünce, işle ilgili olmak, mukavelename, ilam veya kanun emrine dayanmak şartıyla, indirim konusu yapılabilecektir.
Ancak, kıdem tazminatları için ayrılan karşılıkların matrahtan indirilmesi mümkün değildir. Ödemenin yapıldığı yılda indirim konusu yapılabilir.

1.1.1.2.8. Ayın Şeklinde Sağlanan Menfaatler:

Gelir Vergisi Kanununda ayın şeklinde sağlanan bazı menfaatler, istisna edilmiş bu istisna edilen kısmın tamamı vergilendirilmeksizin, istisnayı aşan ve istisna edilmeyen menfaatler, vergilendirilmek suretiyle gider olarak indirilebilecektir.

1.1.1.2.9. Personele Yemek Vermek Suretiyle Sağlanan Menfaatler:

GVK’nun 23/8. maddesine göre, işverenlerce hizmet erbabına işyerinde veya müştemilatında yemek vermek suretiyle sağlanan menfaatler herhangi bir tutarla sınırlı olmaksızın vergiden müstesnadır.
GVK’nun 40/2. maddesinde, mükellefin işinde çalışan hizmetli ve işçilerin işyerinde veya işyerinin eklentilerinde, yiyecek ve barınma giderleri ticari kazancı tespitinde gider olarak indirilecektir.
Ancak, bu neviden harcamaların işyerinde veya işyerinin eklentilerinde yapılmaması durumunda yapılan giderler GVK’n un 40/1’inci maddesi çerçevesinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel gider olarak dikkate alınacaktır. (İşverenlerce, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 2006 yılı için 8,25 YTL’si ( 01.01.2007 tarihinden itibaren 8,80 YTL) vergiden istisna olup, aşan kısım ise ücret olarak vergilendirilecektir. Yemek bedeline KDV dâhil edilmeyecektir.) İşverenlerce personeline nakit şeklinde yapılan ödemeler ile evine götürmek için verdiği ayınlar istisnadan yararlanamayacaktır.

1.1.1.2.10. Personele Konut Tahsisi:

Personele yapılan konut tahsisinin GVK’n 61’inci maddesi uyarınca ücret sayılarak vergilendirilmesi, işletmenin ise anılan ücretin brüt tutarını ücret gideri olarak genel giderler kapsamında değerlendirerek ticari kazançtan indirim konusu yapması gerekir.
GVK’n 40/2’nci maddesinde yapılan düzenleme ile hizmetli veya işçilerin işyerinde veya işyerinin müştemilatında barınma giderleri doğrudan gider yazılabilecektir. Bu durumda söz konusu barınma bir menfaat olarak değerlendirilmediğinden ücret olarak da dikkate alınmadan gider olarak indirilebilecektir.
G.V. K.’nun 23/9’uncu maddesinde de genel olarak maden işletmelerinde ve fabrikalarda çalışan işçilere ve özel kanunlarına göre barındırılması gereken memurlarla müstahdemlere konut tedariki ve bunların aydınlatılması, ısıtılması ve suyunun temini suretiyle sağlanan menfaatler ile mülkiyeti işverene ait brüt alanı 100 m2’yi aşmayan konutların hizmet erbabına mesken olarak tahsisi suretiyle sağlanan menfaatlerin gelir vergisine tabi olmadığı hüküm altına alınmıştır. Bu şekilde sağlanan menfaatler, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınacaktır. Personele konut tahsisi KDV’den istisnadır.

1.1.1.2.11. İşveren Tarafından Yapılan Giyim Giderleri:

GVK’n 40/2. maddesinde gider olarak dikkate alınabilecek giyim giderleri, aynı Kanunun 27. maddesinde sayılan giyecek giderleri ile sınırlandırılmıştır. GVK’n 27/2. maddesinde sayılan giyecekler ise; demirbaş olarak verilen, yani resmi ve özel müesseselerce çalışanlara işin gereği olarak verilen ve bunların işten ayrılmaları halinde geri alınan baret, kask, iş tulumu, iş önlüğü, çizme gibi eşyalar, tek tip giysiler v.b. gibi giyim eşyalarıdır.
Hizmet erbabına özel hayatında kullanmak üzere, işveren tarafından verilen giyim eşyası ayın şeklindeki ücret olarak kabul edilir.

1.1.1.2.12. İşveren Tarafından Yapılan Taşıma Giderleri :

GVK’n 23/10. maddesinde, hizmet erbabının toplu olarak işyerlerine gidip gelmelerini sağlamak amacıyla işverenler tarafından yapılan taşıma giderlerinin gelir vergisinden istisna olacağı hüküm altına alınmıştır.
Servis aracı olarak kullanılan taşıtın işletmenin mülkiyetinde olması halinde buna ait harcamalar, gider yazılacaktır. Bu hizmetin dışarıdan temini halinde yapılan harcamalar alınacak belgeler doğrultusunda gider yazılacaktır.
—Hizmet Erbabına Özel Makam Arabası Verilmesi:
Ücret olarak vergilendirilip gider yazılabilecektir.
—Hizmet Erbabına Toplu Taşım Kartları Alınması:
Ücret olarak vergilendirilip gider yazılabilecektir. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın görüşleri bu doğrultudadır.
Personele verilen toplu taşım kartının bedeli net ücret ödemesi olarak dikkate alınacaktır.
—Yol Parası ve Benzeri Giderlerin Ödenmesi:
Yapılan ödemeler brütleştirilmek suretiyle vergilendirilip gider olarak dikkate alınabilecektir.

1.1.1.2.13 Personele Ayın Verilmesi:

Ayın ve menfaat sağlanması durumunda işin doğası gereği ödemenin net tutar üzerinden yapıldığının kabulü gerekir. Bu durumda GVK’n 63. maddesinde belirtilen perakende satış fiyatları ve emsal bedeller net ödeme olarak kabul edilip bu tutarlardan brüte gidilecektir.
Personele ücret olarak verilen ayınlar işletme dışından elde edilmiş olabilir. Bu durumda söz konusu ayının temini nedeni ile alınan faturanın KDV dâhil tutarı personele verilen ücretin net tutarı olarak dikkate alınması gerekecektir. Bu tutardan hareketle brüt ücret tutarı bulunarak gider yazılacak ücret tutarı bulunacaktır.
Personele işletme içinde üretilen malların verilmesi durumunda bu malların ortalama perakende satış fiyatı net ödeme olarak kabul edilip bu tutardan brüte gidilecektir. İşletmenin hizmet sektöründe olması durumunda personele hizmet şeklinde sağlanan menfaatin emsal bedeli net ödeme olarak dikkate alınacaktır.

1.1.1.2.14. Sigorta Primleri, Emekli Aidatları, Tedavi ve İlaç Giderleri:

SSK işçi payı, GVK’n 40. maddesinin 2. bendi kapsamında gider yazılır.
Sigorta primleri ve emekli aidatları, Türkiye’de kanunla kurulan sigorta şirketleri ve tüzel kişiliği haiz bulunan emekli sandıklarına geri alınmamak üzere ödenen tutarları ifade eder.
Özel sigortalar için yapılan ödemeler bu kapsamda değerlendirilmeyecektir. Özel sigortalar için işverenlerce ödenen primler, ücretin brüt tutarına dâhil edilecek ve ücret gideri olarak GVK’n 40/1’inci maddesi uyarınca gider olarak dikkate alınacaktır.
SSK Primlerinin gider yazılabilmesi için SSK’ya fiilen ödenmiş olması gerekir. Bu nedenle, sigorta primleri, dönemine ve ait olduğu yıla bakılmaksızın fiilen ödendiği tarihte gider yazılacaktır.
Ancak, 506 sayılı Kanunun 80 inci maddesi gereğince bir aya ait sigorta primleri ertesi ayın sonuna kadar ödenebileceğinden, Aralık ayına ait olan sigorta primlerinin ertesi yılın Ocak ayı içinde ödenmesi durumunda bu primler Aralık ayının gideri olarak dikkate alınabilecektir.
Ayrıca, 3279 Sayılı Kanuna göre mükellefçe ödenen sosyal güvenlik destekleme primleri ile 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 49’uncu maddesine göre, işsizlik sigortasına işverenlerce ödenen primler de gider olarak dikkate alınabilecektir.
GVK’n 40. maddesinin 2. bendine göre, hizmetli ve işçilerin tedavi ve ilaç giderleri, indirim konusu yapılacaktır. İlaç ve tedavi giderlerin işyeri dışında yapılması halinde, bu ödemeler ücret olarak vergilendirilip gider yazılabilecektir. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın görüşleri bu yöndedir.
Personelin askerlik dönemine ilişkin sigorta primlerini borçlanarak ödemesi durumunda, bu primler ücretlinin matrahından indirilebilecektir.

1.1.1.2.15. Zarar, Ziyan ve Tazminatlar:

Zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak dikkate alınabilmesi için, işle ilgili olması, kanun hükmü, sözleşme veya mahkeme ilamına bağlı bulunması ve teşebbüs sahibinin suçlarından doğmamış olması gerekir.
Mükellefler, daha önce ilgili kurumla imzalamış oldukları abonelik sözleşmeleri çerçevesinde elektrik, su, doğalgaz ve telefon ücretlerini zamanında ödemedikleri takdirde doğan gecikme zamlarını gider yazabileceklerdir.
Teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar, GVK’n 41/5’inci maddesine göre, kanunen kabul edilmeyen giderdir.
Bazı zarar, ziyan ve tazminatlar aşağıda sıralanmıştır:
—Personelin üçüncü kişilere verdiği zararlar dolayısıyla ödenen tazminatlar,
—Nakliye sırasında meydana gelen zararlar nedeniyle ödenen tazminatlar,
—İş kazaları dolayısıyla ödenen tazminatlar,
—Tahliye tazminatları,
—Kıdem tazminatları.

1.1.1.2.16. Seyahat ve İkamet Giderleri :

GVK’n 40. maddesinin 4. bendine göre, yapılan seyahat ve ikamet giderlerinin ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi için; işle ilgili olması, işin genişliği ve önemi ile orantılı olması, seyahat amacının gerektirdiği süre ile sınırlı olması, otel faturası, uçak, tren bileti gibi belgelerle kanıtlanmış olması gerekir.
Turistik mahiyetteki gezi harcamaları ile eş ile çıkılan iş seyahati dolayısıyla yapılan harcamaların eşe isabet eden kısmı ise, gider olarak dikkate alınmayacaktır.
GVK’n 24. maddesinin 2. bendine göre, Harcırah Kanunu kapsamı dışında kalan müesseseler tarafından idare meclisi başkanı ve üyeleri ile denetçilerine, tasfiye memurlarına ve hizmet erbabına (Harcırah Kanunu'na tabi olsun olmasın her türlü sözleşmeli personel dahil) verilen gerçek yol giderlerinin tamamı ile yemek ve yatmak giderlerine karşılık verilen gündelikler, (Bu gündelikler aynı aylık seviyesindeki devlet memurlarına verilen gündeliklerden fazla ise veya devletçe verilen gündeliklerin en yüksek haddini aşarsa, aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur) gelir vergisinden istisnadır.
Dolayısıyla, mükellefler, yapmış oldukları seyahat ve ikamet harcamalarını gider yazma konusunda, GVK’nun 40/2. maddesinde yer alan gerçek gider yöntemini seçebilecekleri gibi, aynı Kanunun 24/2. maddesinde yer alan Harcırah yöntemini de seçebilirler.

1.1.1.2.17. Taşıt Giderleri:

GVK’nun 40. maddesinin 5. bendine göre, taşıt giderlerinin hâsılattan indirilebilmesi için, işle ilgili olması, işletmeye dâhil olması, işletmenin aktifinde bulunmamakla birlikte, kiralama yoluyla edinilmesi gerekir.
Taşıtların iktisadi değerlerini arttırmayan bakım, onarım, tamirat gibi giderler, gider olarak dikkate alınabilir.
Taşıtların iktisadi değerlerini arttıran, motor değiştirilmesi için yapılan giderler ilgili oldukları taşıtın maliyetine eklenerek amortisman yoluyla itfa edilir.
Taşıtlar için yapılan sigortalar için ödenen bedeller de doğrudan gider yazılabilir.

1.1.1.2.18. Ayni Vergi, Resim ve Harçlar:

GVK’nun 40. maddesinin 6. bendine göre, işletme ile ilgili olmak şartıyla, bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçlar, gider olarak dikkate alınacaktır.
Buna göre, işletme ile ilgili olan, maddede sayılan ve sayılanlarla aynı mahiyetteki vergiler, gider olarak kabul edilmektedir.
Ayrıca, anılan vergi, resim ve harçların gider yazılması için tahakkuk etmeleri yeterli olup, ödenmeleri şart değildir. Ancak, geç ödenme nedeniyle ortaya çıkacak gecikme zamları ve cezalar indirim konusu yapılmayacaktır.
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununa eklenen mükerrer 44’üncü madde ile yürürlüğe giren Çevre Temizlik Vergisinin mükellefi, söz konusu vergiye konu konut, işyeri ve diğer şekillerde kullanılan binaları kullananlar olduğu için, sahibi bulundukları veya kiraladıkları (kiracı sıfatıyla) işyerlerinde ticari faaliyetlerini idame ettiren ticaret erbabının söz konusu işyerleri için ödedikleri çevre temizlik vergilerini safi kazancın tespit edilmesinde gider olarak indirmeleri mümkündür.
Emlak, belediye vergileri ile damga vergisi ve harçların mükellef sıfatıyla ödenmesi durumunda gider olarak dikkate alınması gerekir. Ancak verginin asıl mükellefi olmayıp verginin yüklenicisi konumunda olan gelir vergisi mükellefleri bu giderlerini bu bent kapsamında değil GVK’nun 40/1’nci maddesi çerçevesinde giderleştirebilirler.
6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 39. maddesi uyarınca tahsil edilen Özel İletişim Vergisi, aynı Kanunun 40. maddesi uyarınca tahsil edilen Şans Oyunları Vergisi ile 4481 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinin (c) bendine göre tahsil edilen Özel İşlem Vergisi, gelir ve kurumlar vergisinin uygulamasında gider olarak kabul edilmeyecek ve hiçbir vergiye mahsup edilemeyecektir. Buna göre mükellefler ödedikleri Özel İşlem ve Özel İletişim vergileri ile Şans Oyunları Vergilerini ticari kazançlarının tespitinde gider olarak dikkate alamayacaklardır.

1.1.1.2.19. Vergi Usul Kanunu Hükümlerine Göre Ayrılan Amortismanlar :

Vergi Usul Kanununun 313. maddesine göre, bir iktisadi kıymete amortisman ayrılabilmesi için; işletmede kullanılması, kullanım süresinin bir yıldan fazla olması ve yıpranma, aşınma veya kıymetten düşmeye maruz bulunması gerekir.
Değeri 2008 yılı için 600 YTL aşmayan alet, edevat, mefruşat ve demirbaşlar amortismana tabi tutulmayarak doğrudan doğruya gider yazılabilecektir. İktisadi ve teknik bakımdan bütünlük arz edenlerde bu had topluca dikkate alınacaktır.
VUK’nun 315. maddesi gereğince, mükellefler amortismana tâbi iktisadî kıymetlerini Maliye Bakanlığının tespit ve ilân edeceği oranlar üzerinden itfa edecek olup, ilân edilecek oranların tespitinde iktisadî kıymetlerin faydalı ömürleri dikkate alınacaktır. Aynı Kanunun Mükerrer 315. maddesi gereğince, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerden dileyenler, amortismana tabi iktisadi değerlerini, azalan bakiyeler üzerinden amortisman usulü ile yok edebileceklerdir. Bu usulde uygulanacak amortisman oranı % 50'yi geçmemek üzere normal amortisman oranının iki katı olacaktır.
VUK’nun Mükerrer 320. maddesi gereğince, iktisadi ve teknik bakımdan bir bütün teşkil eden değerler için normal veya azalan bakiyeler usulü ile amortisman usullerinden yalnız birisi uygulanabilecektir.
Bir iktisadi değer üzerinden normal amortisman usulüne göre amortisman ayrılmasına başladıktan sonra bu usulden dönülemeyecektir. Ancak, bir iktisadi değer üzerinden azalan bakiyeler usulüne göre amortisman ayrılmaya başlandıktan sonra normal amortisman usulüne geçilebilecektir. Bu suretle usul değiştirenler keyfiyeti beyannamelerinde veya eski bilançolarda belirtmeye mecburdurlar.
Hesaplanan amortismanların, hesaplarda ayrıca gösterilmek şartiyle ilgili bulundukları değerlerden doğrudan doğruya indirilmesi veya pasifte ayrı bir karşılık hesabında toplanması mümkündür.
İşletmelere ait binek otomobillerinin aktife girdiği hesap dönemi için ay kesri tam ay sayılmak suretiyle kalan ay süresi kadar amortisman ayrılır. Ayrılmayan süreye isabet eden bakiye itfa süresinin son yılında tamamen yok edilir. (VUK 320)

1.1.1.2.20. İşverenlerce Ödenen Sendika Aidatları :

GVK’nun 40. maddesinin 8. bendinde, işverenlerce Sendikalar Kanunu hükümlerine göre sendikalara ödenen aidatların bir aylık tutarının işyerinde işçilere ödenen çıplak ücretin bir günlük toplamını aşmaması halinde, söz konusu aidatların indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
149 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin II/D Bölümü gereğince; ilgili bulunduğu yılda ödenmeyen sendika aidatları, daha sonraki yıllara ait ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınmayacaktır.

1.1.1.2.21. Bireysel Emeklilik Sistemine Ücretli Adına Ödenen Katkı Payları :

GVK’nun 40. maddesinin 9. bendine göre, bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı paylarının ticari kazançtan indirilebilmesi için, GVK’nun 63/3’üncü maddesinde belirtilen aylık ücretin %10’u (bireysel emeklilik sistemi dışındaki şahıs sigorta primleri için % 5’i) ve yıllık asgari ücret tutarını aşmaması gerekir.
İşverenlerin, ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödedikleri katkı paylarının kazancın tespitinde gider olarak indirilebilecek kısmının hesabı esnasında, hizmet erbabının bireysel emeklilik sistemine ödediği ve ücret matrahının tespitinde gider olarak esas aldığı katkı payını da dikkate alması gerekir.
Özel şahıs sigorta primleri ile emekli ve yardım sandıklarına ödenen aidat ve primler bu madde kapsamı dışındadır. Bu ödemeler ücretle ilişkilendirilmeyerek doğrudan gider olarak dikkate alınacaktır.
“Yıllık asgari ücret” ibaresi, asgari ücretin yıllık brüt tutarını; “aylık ücret” ibaresi de aylık brüt ücret tutarını ifade etmektedir.

1.1.1.2.22. Fakirlere Yardım Amacıyla Bağışlanan Gıda, Temizlik, Giyecek ve Yakacak Maddelerinin Maliyet Bedeli:

Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığı’nca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedeli, 01.01.2004 tarihinden geçerli olmak üzere, safi kazancın tespitinde indirilecektir.

1.1.1.2.23. Alınamayan İhale Giderleri:

Özellikle inşaat sektöründeki firmalar tarafından girilen ihale sonucunda ihalenin alınmaması halinde, daha önce yapılan harcamalar, cari dönem giderleri olarak dikkate alınabilecektir.

1.1.1.2.24. Tahsil Giderleri:

Resmi ve özel müesseseler ve şahıslar hesabına yabancı memleketlerde tahsilde veya stajda bulunan öğrenci ve memurlara gider karşılığı olarak verilen paralar, (özel müesseseler tarafından yapılan ödemeler, benzeri devlet öğrenci ve memurlarına verilen miktardan fazla olduğu takdirde, aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur.) (Asli görev veya memuriyet dolayısı ile alınan ücretler bu istisnaya dahil değildir) resmî ve özel müesseselere ve şahıslar hesabına Türkiye'de tahsilde bulunan öğrenciye iaşe, ibate ve tahsil gideri olarak ödenen paralar ile öğrencilere tatbikat dolayısıyla öğretim müesseseleri veya tahsil masrafları deruhte edenler tarafından verilen paralar, GVK’nun 28. maddesince gelir vergisinden istisna edilmiştir.
Firmalarca karşılıklı verilen bursların amacı, bu öğrencilerin eğitimlerinden sonra işletmede belirli bir yıl çalışmalarını sağlamak olduğundan, bu açıdan yapılan tahsil harcamalarının ticari kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi amacıyla yapılmış giderler olarak kabul edilmesi gerekir.
Tatbikat yapan öğrencilere verilen ücretler, gider olarak dikkate alınacaktır. İşletmede çalışanların öğrenim giderleri, işin hacmi ve genişliği ile orantılı olması koşuluyla, firmalar tarafından gider olarak dikkate alınabilecektir.

1.1.1.2.25. Mahkeme ve Avukat Masrafları:

İş veya işletme ile ilgili olarak ortaya çıkan davalarla ilgili olarak avukatlara yapılan ödemeler ile bu davalar sonucunda ortaya çıkan mahkeme masrafları, söz konusu davalara işletme sahibinin şahsi kusurunun sebep olmaması halinde, indirim konusu yapılabilir.

1.1.1.2.26. Ticari Sözleşmeye Cezai Şart Olarak Konulan Tazminat:

Ticari bir sözleşmeye cezai şart konulmuş ise, bu çeşit bir tazminat cezai mahiyette tazminat sayılmaz ve gider olarak indirilebilir.

1.1.1.2.27. Her Türlü Alkol ve Alkollü İçkiler ile Tütün Ve Tütün Mamullerine Ait İlan ve Reklâm Giderleri:

Bu giderlerin tamamı hâsılattan indirilemeyecektir.

1.1.1.2.2.7. Motorlu Deniz Taşıtları ve Hava Taşıtlarının GiderleriveAmortismanları:

Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan yat, kotra, sürat teknesi gibi motorlu deniz, uçak ve helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olanların giderleri ile amortismanları indirilebilecektir.

1.1.1.2.28. Karşılık Giderleri

Mali karın tespitinde dikkate alınacak karşılık ayırabilmek için, Vergi Usul Kanununda veya diğer vergi kanunlarında, özel bir hükmün bulunması şartı aranmakta olup, Vergi Usul Kanunu’nda sabit kıymetler, şüpheli alacaklar ve sermaye için; Kurumlar Vergisi Kanununda sigorta şirketleri bakımından, muallâk hasar, cari muhataralar veya hayat sigortaları için karşılık ayrılması öngörülmüştür. Bu şekilde Vergi Usul Kanunu ve kendi kanunlarındaki özel bir hükme dayanarak ayrılan karşılıklar, gider olarak dikkate alınacaktır.

1.1.1.2.29. Senede Bağlı Alacak ve Borçlar İçin Hesaplanan Reeskontlar:

Vadesi gelmemiş senede bağlı alacaklar için hesaplanan reeskont tutarı, dönem kazancının tespitinde reeskont faiz gideri olarak dikkate alınacaktır. Cari dönemde gider olarak dikkate alınan reeskont faiz giderleri, ertesi yıl başında kar olarak kayıtlara intikal ettirilecektir.
Vadesi gelmemiş senede bağlı borçlar için hesaplanan reeskont tutarı ise, dönem kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınacaktır. Cari dönemde kar olarak kayıt edilen reeskont faiz gelirleri, ertesi yıl başında zarar olarak kayıtlara intikal ettirilecektir.
Çekler de kambiyo senedi olmalarına rağmen vadeleri bulunmadığı için reeskonta tabi tutulamazlar. 04.04.2000 tarih ve E:1999/408, K:2000/144 sayılı Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu Kararında; çekin vade ve faiz kaydı taşımasının yasal olarak mümkün bulunmadığı, uygulamada çekin çeşitli sebeplerle vadeli düzenlenmiş olmasının adına çek düzenlenen mükellefin, ancak değerleme gününde vadesi gelmemiş senede bağlı alacaklar için uygulanması öngörülen VUK’nun 281’inci maddesindeki düzenlemeden yararlandırılmasına olanak vermeyeceğine hükmedilerek vadeli çeklerin reeskonta tabi tutulamayacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla, Alınan Çekler için hesaplanacak reeskont tutarları, dönem kazancının tespitinde, kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır.

1.1.2. KURUMLAR VERGİSİ KANUNU’NA GÖRE İNDİRİLECE GİDERLER:

1.1.2.1 Menkul Kıymet İhraç Giderleri :

KVK’nun 8. maddesinin (1) nolu fıkrasının (a) bendine göre, ihraç edilen menkul kıymetlere ilişkin tüm giderler kurum kazancının tespitinde hâsılattan indirilebilecektir. Bu giderler, aşağıdaki gibidir:
—Senetlerin kâğıt ve basım giderleri,
—Mahkeme, noter ve diğer tasdik ve tescil giderleri,
—Damga resmi,
—İhraç dolayısıyla ödenen diğer harç ve resimler,
—İhraç dolayısıyla bankalara verilen komisyonlar,
—Hisse ve tahvil senetlerinin borsaya kaydı için yapılan giderler,
—Ve bunlara benzer diğer her türlü giderler.
Menkul kıymet ihraç giderlerinin kuruluş ve örgütlenme gideri niteliğine sahip olması durumunda, anılan giderlerin aktifleştirilmesi veya doğrudan gider yazılması konusunda mükelleflerin seçimlik hakları olacaktır.

1.1.2.2. Kuruluş ve Örgütlenme Giderleri

KVK’nun 8. maddesinin (1) no.lu fıkrasının (b) bendinde, kuruluş ve örgütlenme giderlerinin kurum kazancının tespitinde hâsılattan indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Kuruluş ve örgütlenme giderlerinden kuruluş giderleri, kurumun kurulması veya faaliyetinin genişletilmesi; örgütlenme giderleri ise, kuruluşunu tamamlayan bir kurumun normal faaliyete geçmesi için yapılan ve karşılığında maddi bir kıymet edinilmeyen giderleri kapsamına almaktadır.
Bu giderler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Şirket ana sözleşmesinin düzenlenmesi için yapılan giderler,
Fizibilite raporunun hazırlanması için yapılan giderler,
Yeni şube açılmasına ilişkin giderler (tahliye, hava parası gibi),
Normal faaliyete geçene kadar yapılan tanıtma ve reklam giderleri.
Kuruluş ve örgütlenme giderleri, doğrudan gider yazılabileceği gibi, kurumlar vergisi mükellefleri tarafından aktifleştirilerek mukayyet değerleri üzerinden eşit tutarlarda 5 yıl içinde itfa edilebilirler. Aktifleştirmenin tercih edilmesi halinde amortisman, işletmenin tam olarak faaliyete geçtiği hesap döneminden itibaren ayrılır. Peştamallıkların aktifleştirilmesi ise zorunludur.

1.1.2.3. Genel Kurul Toplantı Giderleri, Birleşme, Devir, Bölünme, Fesih ve Tasfiye Giderleri.

KVK’nun 8. maddesinin (1) no.lu fıkrasının (c) bendine göre, genel kurul toplantıları için yapılan giderlerle birleşme, devir, bölünme, fesih ve tasfiye giderleri, kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılacaktır.
Birleşme ve devir halinde, hem birleşen veya devir alınan hem de birle şilen veya devir alınan kurum bünyesinde, birleşme ve devre bağlı olarak birtakım giderler yapılır. Bu giderlerden birle şilen veya devir alan kurum bünyesinde yapılanlar, kuruluş ve örgütlenme gideri niteliğindedir. Çünkü, birle şilen veya devir alan kurumda yapılan bu giderler işlerin devamlı olarak genişletilmesine yöneliktir. Dolayısıyla, bu türden giderler kuruluş ve örgütlenme giderleri kapsamında değerlendirilir.
KVK’nun 8. maddesinin (1) no.lu fıkrasının (c) numaralı bendine göre, hâsılattan indirilebilecek birleşme ve devir giderleri, münfesih kurumlardaki giderleri kapsar.

1.1.2.4. Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirketlerde Komandite Ortağın Kar Payı:

Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler, komandite ortakların hissesi itibariyle kolektif şirket, komanditer ortakların hissesi itibariyle de anonim veya limitet şirket hüviyeti arz etmektedir.
Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde kurumlar vergisi matrahı, şirket kazancından komandite ortaklara düşen pay dışında kalan tutardır.
GVK’nun 37. maddesinde adi veya eshamlı komandit ortaklıklarda komandite ortakların karından aldıkları payların şahsi ticari kazanç hükmünde olacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu nedenlerden dolayı komandite ortağın kar hissesinin kurum kazancının tespitinde K.V.K.’nun 8. maddesinin (1) no.lu fıkrasının (ç) bendine göre, indirim olarak dikkate alınması suretiyle mükerrer vergilemenin önüne geçilmiş olmaktadır.

1.1.2.5 Katılım Bankalarınca Katılma Hesabı Karşılığında Ödenen Kar Payları :

K.V.K.’nun 8. maddesinin (1) no.lu fıkrasının (d) bendinde, katılım bankalarınca kar ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kar paylarının kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, İslam ülkeleri bankalarından alınan krediler, faiz yerine kar payı ile nemalandırıldığından, ödenen kar payları, katılım bankaları tarafından, kar ve zarara katılma hesabı karşılığı ödenen kar payları da özel finans kurumlarınca, herhangi bir koşula tabi olmaksızın gider yazılacaktır.

1.1.2.6. Sigorta ve Reasürans Şirketlerince Ayrılabilecek Karşılıklar:

KVK’nun 8. maddesinin(1) no.lu fıkrasının (e) bendinde sigorta ve reasürans şirketlerinde bilanço gününde hükmü devam eden sigorta sözleşmelerine ait teknik karşılıklar; muallak hasar ve tazminat karşılıkları, kazanılmamış prim karşılıkları, hayat sigortalarında matematik karşılıklar ile deprem hasar karşılıklarından ibarettir.
Teknik karşılıklar bilanço gününde geçici pasif hesaplara geçirilmek suretiyle aşağıdaki esaslara göre hasılattan indirilir:
—Muallak hasar ve tazminat karşılıkları, tahakkuk etmiş ve hesaben tespit edilmiş fiili hasar ve tazminat bedellerinden veya bu hesap yapılmamışsa hasar ve tazminatın ve tazminat ile ilgili tüm masrafların tahmini değerlerinden reasürör payı düşüldükten sonra kalan tutardır.
—Kazanılmamış prim karşılıkları yürürlükte bulunan sigorta sözleşmeleri için tahakkuk etmiş primlerden komisyonlar düşüldükten sonra kalan tutarın gün esasına göre bilanço gününden sonraya sarkan kısmından, reasürör payının düşülmesinden sonra kalan tutardır. Ancak bu tutar, nakliyat emtia sigortalarında, yıllık primin komisyon düşüldükten sonra kalanının % 25'ini geçemez. Kazanılmamış prim karşılığının gün esasına göre hesaplanması mümkün olmayan reasürans ve retrosesyon işlemlerinde 1/8 yöntemi uygulanabilir.
—Hayat sigortalarında matematik karşılıklar her sözleşme üzerinden ayrı, ayrı hesaplanır. Karşılıkların, gelirleri vergiden istisna edilmiş olan menkul kıymetlere yatırılan kısmına ait faiz ve kar payları, giderler arasında gösterilmez.
—Bir bilanço döneminde ayrılan bu teknik karşılıkların ertesi bilanço döneminde aynen kâra nakledilmesi şarttır.

1.1.2.7.Dar Mükellef Kurumlar Tarafından İndirilecek Giderler

KVK’nun 22. maddesinin (3) no.lu fıkrasının (b) bendinde, Türkiye’deki kurumun denetimi için yabancı ülkelerden gönderilen yetkili kişilerin seyahat giderleri hariç olmak üzere, ana merkezin veya Türkiye dışındaki şubelerin genel yönetim giderlerine veya zararlarına katılmak üzere ayrılan payların kurum kazancının tespitinde indirim olarak dikkate alınmayacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre, Türkiye’deki kurumun denetimi için yabancı ülkelerden gönderilen yetkili kişilerin seyahat giderleri, kurum kazancının tespitinde indirilebilecektir.
Dar mükellef kurumun tıpkı bir holdingin bağlı şirketlere temin ettiği hizmetler gibi ana merkezinden şubelerine bir takım hizmetler temin etmesi durumunda, bunların her birinin bedelinin faturada ayrı, ayrı gösterilmek suretiyle gider olarak dikkate alınması gerekir.

1.1.2.8. Personele Verilen Temettü İkramiyeleri:

Personele yılsonlarında ortaya çıkan kar üzerinden belli nispetlerde verilen ikramiye, “temettü ikramiyesi” olarak adlandırılmaktadır. Personele verilen temettü ikramiyesinin ödenmesi yönetim kurulunun teklifi ve genel kurulun onayı ile gerçekleşmektedir.
5 ve 20 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğlerinde, temettü ikramiyelerinin ücret gideri olarak değerlendirilip, kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılacağı hükmü yer almaktadır.
Temettü ikramiyesi, hangi yılın karından ayrılıyorsa, o yılın gideri olarak kabul edilecektir.

11 Haziran 2012 Pazartesi


2012 Mali Tatil, Mali Tatil 2012 Yılı Ne Zaman Olacak

Mali Tatil Ne Zaman Yürürlüğe Girmiştir;
15.03.2007 tarihinde kabul edilen 5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkındaki Kanun, 28.03.2007 Tarih ve 26476 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış ve Resmi Gazetede Yayımlandığı gün itibariyle yürürlüğe girmiştir.

Mali Tatil Hangi Tarihlerde Uygulanacaktır;
Mali Tatilin, Kanunun 1. maddesinin 1. bendi gereği her yıl 01 Temmuz – 20 Temmuz (20’si dahil) arasında uygulanması karar altına alınmıştır. Haziran ayının son gününün tatil gününe rastlaması halinde, (2012 Yılı için böyle bir durum söz konusudur. 30.06.2012 tarihi Cumartesi gününe denk gelmektedir.) mali tatil Temmuz ayının ilk iş gününden sonraki gün başlar. 30 Haziran 2012 tarihinin Cumartesi gününe denk gelmesi nedeniyle; Mali Tatil Başlangıcı 03 Temmuz 2012 – Salı günü olacaktır
2012 Yılı Mali Tatili 03 Temmuz 2012 – Salı Günü başlayıp, 20 Temmuz 2012 – Cuma günü akşamı sona erecektir.

2012 Mayıs Ayına ait Ba-Bs bildirimlerinin son verilme tarihi 02.07.2012 Pazartesi günüdir.


Mali Tatile Rastlayan Yükümlülükler Ne Şekilde Uygulanacaktır;
Aşağıda sayılan ve son günü Mali tatile rastlayan işlemler ve yükümlülükler, tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren 7 gün uzamış sayılacaktır.


1- Beyana dayalı tarhiyatta, Kanuni süresinde verilmesi gereken beyannameler, (Muhtasar, KDV, Damga (Sürekli-Süreksiz) beyannameleri)

2- İkmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda, vadesi mali tatile rastlayan vergi, resim ve harçlar ile vergi cezaları ve gecikme faizlerinin ödeme süresi

3- Vergi ve kesilen cezalara karşı talep edilecek uzlaşma ve ceza indirim taleplerine ilişkin başvuru süreleri, İkmale Re’sen veya idarece yapılmış olan tarhiyatlara karşı mükellefin uzlaşma talep etme veya cezada indirim istemesi vergi/ceza ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren 30 gündür. Süre sonunun Mali Tatile rastlaması halinde Bu süre de yine 27.07…. tarihine uzayacaktır. Uzlaşma sonucu ödenmesi gereken tutarların Mali Tatil dönemine denk gelmesi halinde, ödeme süresi mali tatilin sona erdiği 20.07... tarihinden itibaren 7 gün sonrası yani 27.07…. olacaktır.

4- Devamlı bilgi verme hükümleri kapsamında verilmesi gereken bilgilerin verilmesine ilişkin sürelerde

Mali Tatile Rastlayan Muhasebe Kayıt Süreleri Ne şekilde Uygulanacaktır;
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirli sürelerde yapılması gereken Muhasebe kayıt
Süreleri, bildirim süreleri ve vergiyle ilgili işlemlere ilişkin dava açma süreleri mali tatil süresince işlemez. Belirtilen süreler mali tatilin bitiminden itibaren tekrar işlemeye başlar
Örnek 1 : Mükellef (F)’nin, 5 Temmuz 2012 tarihinde yaptığı satışa ilişkin olarak düzenlediği
aynı tarihli faturasını defterlerine kaydetme süresi (muamelelerin muhasebe fişi
kullanılmadan doğrudan defterlere kaydedildiği durumda), söz konusu faturanın
düzenlenme tarihinden itibaren 10 gün olup, bu süre 15 Temmuz 2012 tarihinde
sona erecektir. Ancak, söz konusu sürenin mali tatile rastlayan 10 günlük kısmı
işlememiş sayılacağından, defterlere kaydetme süresi 30 Temmuz 2012 tarihinde
(bu tarih dahil) sona erecektir.

Mali Tatil Süresince İnceleme Yapılabilir mi ;
Mahkeme kararı veya Cumhuriyet Savcılıklarının talebi üzerine ya da Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yapılan aramalı incelemeler hariç olmak üzere, malî tatil süresince inceleme amacıyla defter ve belgelerin ibrazı talep edilemez, mükellefin işyerinde incelemeye başlanılmaz.

Mali Tatil Süresince Mükellefe Vergi ve Cezaların bildirimi;
Tatil süresince, vergi ve ceza ihbarnameleri ile mahsup taleplerine yönelik olanlar hariç, bilgi isteme talepleri mükelleflere, vergi ve ceza sorumlularına bildirilmez. Ancak tatil süresi içinde gerçekleşen tebligat işlemlerinde süre, malî tatilin son gününden itibaren işlemeye başlar.

Hangi Yükümlülükler için Mali Tatil UYGULANMAYACAKTIR
Gümrük idareleri, il özel idareleri ve belediyeler tarafından tarh ve/veya tahsil edilen vergi, resim ve harçlarla ilgili olarak malî tatil uygulanmayacaktır. İthalde alınan K.D.V. Emlak Vergisi, Çevre Temizlik Vergisi, Kaynak Kullanımı Destekleme fonuna ilişkin bildirim ve ödemeler hakkında Mali Tatil hükümleri uygulanmayacak olup, sayılan bildirim ve ödemeler her zaman olduğu gibi kanuni süresinde yapılacaktır.


Mali Tatil Nedeniyle Uzayan Beyannamelerin Ödeme Süresi de Uzayacaktır.
Beyana dayanan ve beyanname verme süresi malî tatil nedeniyle uzamış olan vergilerde ödeme süresi (aynı ay içerisinde kalmak kaydıyla), uzayan beyanname verme süresinin son gününden itibaren üçüncü günün mesai saati bitimine kadar uzamış sayılır.

Mali Tatil Nedeniyle Ödeme Süresi UZAMAYACAK YÜKÜMLÜLÜKLER;
1- Özel tüketim vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, özel iletişim vergisi ile şans
oyunları vergisine ilişkin olarak verilmesi gereken beyannamelerin verilme ve ödeme
süreleri,
2- İcra yoluyla yapılan satışlarda katma değer vergisi uygulamasına yönelik (5) No.lu Katma
Değer Vergisi Beyannamesinin verilme ve ödeme süresi,
3- Sürekli beyanname vermek zorunda olanlar dışındaki resmi kuruluşlar tarafından müzayede mahallerindeki satışlar dolayısıyla tahsil edilen katma değer vergisinin, 15 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (I/3) bölümünde belirtilen ödeme süresi,
4- 1512 sayılı Noterlik Kanununun 118 inci maddesine göre noterler tarafından tahsil edilen
damga vergisi ve harç bedellerinin anılan Kanunun 119 uncu maddesi uyarınca ilgili vergi
dairesine bildirilmesine ilişkin olarak verilecek beyannameler ile süreksiz yükümlülük
şeklinde değerlendirilen ve 492 sayılı Harçlar Kanununa göre verilen (1), (2) ve (4) No.lu
Beyannamelerin verilme ve ödeme süreleri,
5- Kanuni süresinden sonra kendiliğinden veya pişmanlık talepli olarak verilen beyannamelerin ödeme süresi.

Mali Tatilin Sosyal Güvenlik Uygulamalarına Etkisi;
Malî tatil ilan edilen döneme rastlayan tarihlerde 5/5/1983 tarihli ve 2821 sayılı Sendikalar Kanunu, 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ve 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa göre işverenlerce yapılması gereken, iş kazası ve meslek hastalığı bildirimleri dışında kalan beyan, bildirim ve ödemeler; 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tâbi sigortalıların, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa tâbi işverenlerin, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tâbi sigortalıların yapmakla yükümlü olduğu iş kazası ve meslek hastalığı bildirimleri dışında kalan beyan, bildirim ve ödemeler, 1 inci maddede belirtilen süreler kadar ertelenir.


Özet
Ekonomik yönü öne sürülerek, çok kısıtlı bir zamana sıkıştırılıp yasalaşan Mali Tatil, kapsadığı zaman açısından değerlendirildiğinde, yoğun ve yorucu mesleki iş yükünün arasında dinlenme ve toparlanmaya hiç vakit bulamayan muhasebe mesleğini icra edenlerin taleplerinin yerine getirilmesinde, neredeyse hiçbir etkisi olmamış, sadece adı Mali Tatil olan yeni bir kavram doğurmuştur. Mali Tatil ile getirilen Tatil, gerçek anlamda sadece 3-4 gündür. 3-4 gün’lük tatil için yasa çıkartılmasının ne kadar gerekli olduğu konusu, yorum yapmaya bile değmeyecek niteliktedir. Mali Tatil ile getirilen ve özellikli birkaç istisnanın dışında muhasebe mesleğinin genelini ilgilendiren beyanname ve bildirimlerin verilme süreleri ile ilgili mali tatil öncesi ve sonrası durum incelendiğinde Mali Tatil’in aslında bu haliyle pek bir fayda sağlamadığı da net bir şekilde görülmektedir.






Belirtilen Vergi Beyannameleri ile tahakkuk eden Vergilerin Ödeme Süreleri Mali Tatil döneminde 30.07.2012 Pazartesi (Normal Dönemde Her Ayın 26’sı) olup, ödemede getirilen erteleme sadece 3 gündür, S.S.K. primlerinin ödeme tarihinde, Mali Tatil ile getirilen bir değişiklik olmamıştır.



Meslek örgütlerinin ve mesleği icra eden tüm kesimlerin, tüm yılın yoğunluğunu, yorgunluğunu, üzerlerinden atmaları, yeni dönemi planlamaları, kendilerine ve ailelerine beyanname ve bildirimler arasına sıkıştırılmış küçük anlar değil daha nitelikli zaman ayırabilmeleri, biraz da kendi muhasebelerini yapabilmeleri için, Mali Tatilin kesintisiz olarak 1 ay boyunca uygulanması, bu süre içerisindeki tüm beyanname ve bildirimlerin izleyen ayın bildirimleri ile beraber yapılması ve ödemelerinin de aynı şekilde iki ayı kapsayacak şekilde yapılmasının sağlanması halinde Mali Tatil gerçek anlamını bulacaktır.



Ali KARAKUŞ
İstanbul

8 Haziran 2012 Cuma



KOBİ’lerde Mali Dili Okumak 1 - Mali Analiz Ve Teknikleri



Kobi'lerin ekonomik açıdan durumları ile geleceğe dair nereye gidebileceklerini belirlemek mali tablolarını analizi ile mümkündür
Sevgili KOBİTEK Okurları,
Kobi’leri yakından ilgilendiren Yeni Türk Ticaret Kanunun geliştirilmesine yönelik yazılarımın yanında işletmeleri mali açıdan analiz edilmesinde kullanılan ve birçok zaman bize karmaşık gelen bir çalışma olan “Mali Analiz ve Teknikleri”nden bahsetmek istedim.
Kobi’lerin ekonomik açıdan durumları ile geleceğe dair nereye gidebileceklerini belirlemek mali tablolarını analizi ile mümkündür. Analizci değerlendirme açısından standart ve ilkeleri kullanmalı ve yöntem ise aynı olmalıdır. Bu standartlar ise hem ulusal hem de uluslararası alanda kullanılan yöntemler ile uyumlu olmalıdır.
Mali analiz çalışmaları gerçek anlamda işletmeyi ve sektörünü analiz etme olanağı vermesinin yanı sıra işletmenin mali yapısının ve faaliyet sonuçlarının yeterli olup olmadığının saptanması ve geleceğe yönelik tahminlerde bulunabilmesi için mali tablolarda yer alan kalemler arasındaki ilişkilerin bulunabilmesi ve zaman içindeki eğilimlerin incelenmesidir.

MALİANALİZ ÇEŞİTLERİ

A- Analizi Yapan Kişiye Göre:
a. DışAnaliz: İşletmeyle ilgi olan üçüncü kişiler tarafından yapılır.
b. İç Analiz: İşletme içindeki kişilerce yapılır.
B- Kapsamına Göre:
a. Statik Analiz: İşletmenin bir dönemine ait mali tablolarında yer alan kalemler arasındaki ilişkilerin incelenmesi için yapılan analizdir.
b. Dinamik Analiz: Birden fazla dönemine ait mali tablolardaki bilgilerin karşılaştırılarak analiz edilmesidir.
C- Amacına Göre:
a. Yönetim Analizi: İşletmenin yönetiminden sorumlu olanlar tarafından yapılır. Analiz ile işletme faaliyetlerinin başarı derecesi ölçülür. İşletmenin hedeflerine ulaşıp ulaşmadığı belirlenir. Geleceğe dönük planlar hazırlanır
b. Yatırım Analizi: Bir işletmenin mevcut ve potansiyel ortaklarıile işletmeye uzun süreli kaynak sağlayan veya bu tür kaynaklarısağlamayı planlayanlar tarafından yapılır.
c. Kredi Analizi: Bir işletmeye kredi sağlayan finans kurumları ile işletme ile ticari ilişkide bulunan özellikle kredili mal satan diğer işletmeler alacaklı oldukları işletmenin mali durumu borç ödeme gücü hakkında görüş ve bilgi sahibi olabilmeleri mali raporlar ve bunların analizi ile olanaklıdır.

MALİTABLOLAR

1. Temel Mali Tablolar
  • Bilanço
  • Gelir Tablosu
2. Ek Mali Tablolar
  • Fon Akım Tablosu
  • Nakit Akım Tablosu
  • Satışların Maliyeti Tablosu
  • Özkaynak Değişim Tablosu
  • Net İşletme Sermayesi Değişim Tablosu
  • Kâr Dağıtım Tablosu

MALİANALİZ TEKNİKLERİ

  1. Karşılaştırmalı Tablolar Analizi (Yatay Analiz)
  2. Eğilim Yüzdeleri Yöntemi İle Analiz (Trend Analizi)
  3. Yüzde Yöntemi İle Analiz (Dikey Analiz)
  4. Oranlar Yöntemi İle Analiz (Oran Analizi)
1. Karşılaştırmalı Tablolar Analizi (Yatay Analiz): Karşılaştırmalıtablolar analizi; bir işletmenin birbirini izleyen aynı uzunluktaki iki veya daha fazla dönemlere ait bilançoları ve gelir tablolarının kendi aralarında karşılaştırılmasıdır.
2. Eğilim Yüzdeleri Yöntemi İle Analiz (Trend Analizi): Belirli tarihler arasındaki dönemde finansal tablo kalemlerindeki artış veya azalışların baz yıl ile karşılaştırmalar yapılarak ortaya konması amacı ile gerçekleştirilen dinamik bir analizdir.
3. Yüzde Yöntemi İle Analiz (Dikey Analiz): Yüzde yöntemi ile analiz tekniğinde; finansal tablolarda yer alan her kalem aynıtabloda yer alan belirli bir kaleme veya toplam kısmına oranlanmakta ve bulunan yüzdelere göre ifade edilmektedir.
4. Oranlar Yöntemi İle Analiz (Oran Analizi):İşletmenin bilanço ve gelir tablosunda bulunan kalemlerin birbirleri ile olan ilişkileri bir oran şeklinde belirlenmekte ve bu oran geçmişyılların ve diğer işletmenin oranları ile karşılaştırılmaktadır.
  • Likidite Oranları
  • Finansal (Mali) Yapı Oranları
  • Faaliyet Etkinliği (Verimlilik) Oranları
  • Kârlılık Oranları

1. Likidite Oranları

a. Cari Oran : İşletmenin kısa vadeli borçlarını ödeme gücünü gösterir. Oranın 2 olması istenir. Dönen Varlıklar / Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar
b. Likidite Oranı (Asit Test Oranı): Cari Oranı tamamlamayan ve cari oranı daha anlamlı hale sokan bir orandır. Stokları dönen varlıklardan ayırdığı için daha keskin bir orandır. Oranın 1 olmasıyeterlidir. Dönen Varlıklar – Stoklar / K.V.Y.K.
c. Nakit Oranı: Mevcut hazır değerlerle kısa vadeli yabancı kaynakların ne ölçüde karşılandığını gösterir. Stoklar yanında alacakları da dönen varlıklardan ayırdığı için likidite oranından da keskin bir orandır. %20 olması yeterli kabul edilir.
Hazır Değerler + Menkul Kıymetler / K.V.Y.K.
d. Stok Bağımlılık Oranı: Stok bağımlılık oranı büyüdükçe kısa vadeli yabancı kaynakları ödemede başvurulacak stok miktarı da artar. Kısa vadeli borçların ne kadarını stoklarla karşılandığını ifade eder. Özellikle stok devir hızının düşük olduğu işletmelerde bu oranın büyümesi ödemede güçlükleri gündeme getirebilir.
K.V.Y.K –(Hazır Değerler + Menkul Kıymetler) / Stoklar
e. Faiz Karşılama Oranı: İşletmenin faiz ve vergi öncesi kârlarının faiz giderlerinin kaç katı olduğunu gösterir. Oranın 1 den düşük olması işletmenin faiz ödemeleri bakımından sorunla karşılaşabileceği şeklinde yorumlanır. Faiz ve Vergi Öncesi Kâr / Faiz Giderleri

Mali Yapı Oranları (Finansal Yapı Oranları)

Bu grupta işletmenin mali yapısını ve uzun vadeli borç ödeme gücünün göstergesi olan oranlar yer alır. Varlıkların ne kadarlık kısmının kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklarla ne kadarlık kısmının öz kaynaklarla finanse edildiğini ve öz kaynaklarla yabancı kaynaklar arasında bir denge bulunup bulunmadığının tespitinde kullanılırlar. Öz kaynak ların toplam kaynakları içinde oranının yüksek olması kredi verenler açısından riski azalır.
a. Yabancı Kaynak Oranı (Kaldıraç Oranı) : Bu Oran işletmenin aktiflerinin ne kadarlık kısmının yabancı kaynaklarla finanse edildiğini gösterir. Oranın %50 olması normal karşılanır. Yabancı Kaynaklar / Aktif veya Pasif Toplamı
b. Öz Kaynak Oranı: Bu oran varlıkların Yüzde (%) kaçının ortaklar veya işletme sahibince finanse edildiğini gösterir. Oranın yüksek olması işletmenin uzun vadeli yabancı kaynakları ile bunların faizlerini ödemede güçlükle karşılaşmayacağını gösterir. Oranın %50 civarında olmasıyeterli kabul edilir. Öz Kaynaklar / Aktif veya Pasif Toplamı
c. Finansman Oranı: işletmenin öz kaynakları ile yabancı kaynakları arasındaki ilişkiyi gösterir. Oranın 1 olması yeterli görülür. Öz Kaynaklar / Yabancı Kaynaklar
d. Kısa Vadeli Yabancı Kaynak Oranı: Varlıkların ne kadarlık kısmının kısa vadeli yabancıkaynaklarla finanse edildiğini gösterir. K.V.Y.K. / Aktif veya Pasif Toplamı
e. Uzun Vadeli Yabancı Kaynak Oranı: İktisadi varlıkların ne kadarının uzun vadeli yabancı kaynaklarla finanse edildiğini gösterir. Oranın 1/6 olması yeterli görülür. U.V.Y.K. / Aktif veya Pasif Toplamı
f. YabancıKaynaklar Vadesi Yapısı Oranı: Kısa vadeli yabancı kaynakların toplam yabancı kaynaklar içindeki payını gösterir. K.V.Y.K. / Toplam Yabancı Kaynaklar
g. Oto Finansman Oranı: İşletmenin kendi kendini finanse edebilme kabiliyetini ölçen orandır. Ödenmiş Sermaye / Öz Kaynaklar
h. Diğer Mali Yapı Oranları:
Duran varlıklar / Öz Kaynaklar
Duran Varlıklar / Öz Kaynaklar + U.V.Y.K.
Maddi Duran Varlık / U.V.Y.K.

Varlık Kullanım Oranları (Faaliyet Oranları)

a. Alacak Devir Hızı: Alacakların yılda kaç defa tahsil edildiğini gösterir. Devir hızı arttıkça alacakların likidite değeri artar.
Net Satışlar / Ortalama Ticari Alacaklar ( D. Başı T.Alacaklar + D.Sonu T.Alacaklar / 2)
Alacak Devir Hızı Süresi = 360/Alacak devir hızı
b. Stok Devir Hızı : Stokların yılda kaç kez satıldığını gösterir.
Satışların Maliyeti / Ortalama Stoklar
Stok Devir Hızı Süresi = 360/Stok devir hızı
Ortalama Etkinlik Süresi= Alacak tahsil süresi + Stok devir hızı süresi
c. Borç Devir Hızı : Ticari borçların yılda kaç defa ödendiğini gösterir.
Net Alışlar / Ortalama Tic. Borçlar ( D.Başı Tic.Borçlar + D.Sonu Tic.Borçlar/2)
Borç Devir Hızı Süresi = 360/Borç devir hızı

Kârlılık Oranları

1. Öz Kaynaklar Üzerindeki Kârlılık Oranları:
Öz Kaynak Net Kârlılık Oranı = Dönem Net Kârı / Öz Kaynaklar
Öz Kaynak Kârlılık Oranı = Dönem Kârı / Öz Kaynak
2. Satışlar Üzerindeki Kârlılık Oranları:
Brüt Satış Kârı Oranı = Brüt Satış Kârı / Net Satışlar
Faaliyet KârıOranı = Faaliyet Kârı / Net Satışlar
Olağan Kâr Oranı = Olağan Kâr / Net Satışlar
Dönem Net Kârı Oranı = Dönem Net Kârı / Net Satışlar
3. Varlıklar Üzerindeki Kârlılık Oranları
Aktif Kârlılık Oranı = Dönem Net Kârı / Aktif Toplamı
Sevgili KOBİTEK okuyucuları, özellikle Kobi’ler açısından önümüzdeki günlerde daha da önem kazanacak olan mali analizin ne olduğu ve hangi tekniklerin kullanıldığı hakkındaki kısa bilgiler ile Kobi sahip ve yöneticilerine kısa bilgilendirme vermeye çalıştım.İşletmelerimizi gelecek rekabete hazırlamadaki mali dilimiz olan ve yukarıda kısaca açıklanan analiz unsurlarını daha etkin kullanmayı öğrenmek işletmenize daha hakim olmanızısağlayacaktır. Yeni yazılarda buluşmak üzere, sağlıcakla kalın.