29 Eylül 2011 Perşembe



Kredi notunuz nasıl hesaplanıyor?
Bankalar kredi başvurusunda bulunan her kişiyi öncelikle sayısal bir puanlamaya tabi tutuyor. “Kredi notu” olarak verilen bu puan, düşük çıkarsa krediniz reddediliyor, yüksek çıkarsa onaylanıyor. Özellikle son dönemde bankalar kredi kabul kriterlerini sıkılaştırma yoluna gittiklerinden, kredi notlarının önemi daha da arttı! Peki, “kredi notu” nasıl hesaplanıyor, bankalar nelere önem veriyor? Kredi notunu yükseltmek için yapılacak bir şeyler var mı?
Aslında notlandırmada kullanılan parametreler benzer olsa da, her bankanın puanlaması kendine has! Her birinde notunuz farklı çıkabiliyor. Hatta her biri aynı sonuca farklı yorum katabiliyor. Ya da size daha önce kredi vermeyen bir banka, bir süre sonra risk alma stratejisini değiştirdiğinden düşük notunuza rağmen kredi vermeyi kabul edebiliyor. Anlayacağınız konu tamamen bankaların kendi değerlendirme kriterlerine ve hatta zamana göre değişkenlik gösterebiliyor! Her şeye rağmen “kredi notunuz” kredi alıp alamayacağınızı belirlenirken önemli bir referans oluyor!
Kredi notunu yükseltmenin ise ne yazık ki acil ve mucize bir çözümü yok. Ancak imkânsız da değil! Aşağıda da görebileceğiniz gibi, yaş, meslek gibi değiştiremeyeceğiniz parametreler de olsa, ödemelerinizi, borçlarınızı düzene sokmak, borcuna sadık olmak gibi kriterler de oldukça etkili kredi notunuz hesaplanırken. Geçmiş banka kayıtları kolay kolay silinmese de, sistem düzelen ödeme performansının da fark edilebilmesini sağlıyor.  
İşte kredi notunuzu etkileyen başlıca değişkenler
Aylık net gelir:  Bazı bankalar bunu toplam gelirin %30-35’i gibi yaklaşık bir rakam olarak hesaplarken; bazıları ise aylık gelirden gider kalemlerini çıkararak buluyor. Aile gelirleri de işin için dâhil edilebiliyor.
Yaş: Yasal olarak 18 yaşın altındakilere zaten kredi açılmıyor. 65 yaşın üzerindeki kişilere kredi verilmesi çok tercih edilmeyen bir durum olduğundan, 18-65 yaş arasında ve kariyer olarak biraz daha yukarılara çıkıldığından 35-50 yaş arasına genellikle en yüksek puanın verildiği bir hesaplama yapılıyor.
Meslek: Kişinin yaşam standardı, eğitimi, geliri gibi birçok bilgiye erişim imkânı tanıdığından bu değişken de önemli bir parametre olarak değerlendiriliyor.
Toplam iş deneyimi: Kıdem, birikim, tecrübe gibi konularda bankaya tahmin olanağı sunduğundan bu da etkili parametreler arasında.
Son işte çalışma süresi: Kişinin kararlarındaki istikrarı ya da son işinde kalıcılığı gibi bilgiler içeriyor.
Öğrenim durumu: Tahmin edileceği gibi daha yüksek öğrenim seviyesi daha yüksek puan demek.
Medeni hali: Belirli bir düzeni olma, yerleşik olma, sorumlulukların artması gibi sebeplerle evliler, bekârlara göre daha avantajlı olabiliyor.
İkamet edilen evin mülkiyeti: Kirada oturmakla ya da kendi evinde oturmak geliri etkileyen bir unsur olduğundan puanlamada rol alıyor. Ayrıca bir gayrimenkule sahip olmak kişinin malvarlığının göstergesi olarak kredibilitesini artırıyor.
Sahip olunan taşıt/taşıtlar:  Yine mal varlığını gösteriyor. Hatta bazen sahip olunan aracın markası bile puanlamayı etkileyebiliyor.
Çek/Senet Kayıtları: Yazılmış çek, vadesinde ödenmemiş senet sayısı gibi sorgulamalar yapılıyor. Puanlamaya dahil ediliyor.
Kanuni/İdari Takip Sorgusu: Bankaya olan herhangi bir borcundan dolayı daha önce kanuni ya da idari takibe alınıp alınmadığı bilgisi de kredi notunu oluşturan veriler arasında…


28 Eylül 2011 Çarşamba

MALİ KONULARDA NELERİ BİLMELİ
1- İlk defa İşe başlayacak mükellefler işe başlamadan önce, işi bırakan mükellef de işi bıraktığı tarihten itibaren 30 gün içinde vergi dairesine yazılı bildirimde bulunmak zorundadır.
2- Perakende fiş kesme sınırını aşan her türlü mal ve hizmet teslimi için, bedeli tahsil olsun veya olmasın 7 (yedi) gün içinde "fatura" kesilmesi zorunludur. Bunun altındaki alışverişler ve hizmetler için "yazar kasa fişi" düzenlenmeli, ancak, müşteri isterse, tutarı ne olursa olsun fatura kesilmesi gerekmektedir.
3- Fatura tanzim edilirken içeriği tam olarak doldurulmalı, alıcının adı,soyadı/ünvanı,adresi açık olarak yazılmalı, satılan mal veya hizmetin cinsi ve miktarı belirtilmeli ve mutlaka mürekkepli kalem veya daktilo ile doldurulmalıdır.
4- İşyerinden nihai tüketiciye yapılan belgeli satışlar haricindeki tüm emtia nakli için sevk irsaliyesi düzenlenmek zorundadır. Sevk irsaliyesinin üzerine fiili sevk tarihi (irsaliyeli fatura kullanılıyorsa sevk saati , sevk ve düzenleme tarihinin) bulunması zorunludur. Sevk tarihinden sonraki 7 gün içinde sevk edilen malın faturası ay atlamadan düzenlenmelidir
5- Mal işyerinizde teslim edilmiş ise faturanın altına "İş bu fatura muhteviyatı iş yerinde teslim edilmiştir." şerhi konulmalıdır.
6- İptal olan faturaların iptal nedenleri fatura üzerine yazılmalı ve aslı sureti ile birlikte saklanmalıdır. Yazılan iptal nedeni kanuna aykırı olmamalıdır
7- Yazar Kasa fişinizin ve düzenlediğiniz faturaların okunaklı olmaması, yazarkasa tarih ve saat ayarlarının doğru olmaması usulsüzlük cezasını gerektirir
8- Teslimin yapıldığını ispatlamak için satış faturası veya sevk irsaliyesinde alıcıya "Tam ve Noksansız Teslim Aldım" şeklinde not yazdırıp imzalatınız. Müşterinizin bizzat kendisi veya yetkilisi imzalaması gerekmektedir. Alacağınızla ilgili ihtilaf halinde özellikle aranılmaktadır.
9- Kredi Kartı ile yapılan satışların Ödeme kaydedici Cihaz ile yapılması halinde kredi departmanı muhakkak kullanılmalıdır. Aksi takdirde belge düzenlenmeme cezasıyla karşılaşırsınız.
10- Sahte belge (Naylon Fatura) kullanmak 18 aydan 3 yıla kadar ağır hapis cezası, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanmak ise 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası uygulanır. KDV indirimi reddedilir, 3 kat vergi ziya cezası uygulanır ve uzlaşma kapsamı dışında bırakılır.
11- Sahte belge iddiası ile karşılaşmamak için fatura ödemelerinizi banka havalesi veya çek ile ödeme yolunu tercih etmelisiniz.
12- Ödenmeyen SSK primleri ancak ödendiği dönemde gider yazılabilir. Gelir vergisi mükellefi iseniz ödemiş olduğunuz Bağkur primlerinizi ticari kazancınızdan indirebilirsiniz.
13- Defter ve Belgelerinizi mevcut takvim yılını takip eden yılın;
   a) Vergi Usul Kanununa göre 5. yılın,
   b) Sosyal Sigortalar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa göre 10. yılın, son gününe kadar saklanması zorunludur.
14- Defter ve belgelerin kaybolması, yanması, çalınması vb hallerde 15 gün içinde zayi belgesi almak için mahkemeye müracaat etmeniz gerekmektedir. Aksi halde defter ve belgeleri gizlemiş olduğunuz iddiası ile karşı karşıya kalabilirsiniz.
15- Alış veya satış faturalarınızın tutarı 5,000 YTL (BEŞBİN YTL) aşması halinde taksit taksit bile olsa ödeme ve tahsilatların bankadan yapılması zorunludur.
İŞ HUKUKUNDA NELERİ BİLMELİ
1- SSK il müdürlüğüne işyerini işe başlamadan ve işçi çalıştırmaya başlamadan önce bildirmediğiniz takdirde idari para cezası ödemek zorunda kalırsınız.
2- İşletmeye işçi alınacağı hallerde çalışmaya başlamadan en az bir gün önce Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi SSK il müdürlüğüne verilmelidir. Her işçi için iş sözleşmesi yapılmalıdır.
3- İnşaat veya diğer gerekli iş türlerinde işçinin Sağlık Raporu olmadan işyerinde işçi çalıştırılamaz. 15 yaşından küçük işçi çalıştırılamaz. Stajyer ise hafif işlerde çalıştırılmak koşulu ile öğrenimleri için stajını tamamlayabilir.Ayrıca 14 yaşına girmiş olmalıdırlar.
4- Çıraklık Eğitim Merkezi öğrencilerinin sözleşmeleri ücretlerinin gider yazılabilmesi için aynı gün muhasebeye verilmelidir. En az asgari ücretin %30 kadar ücret ödenecektir.
5- İş kanununa göre işçiyi deneme süresi iki aydır. Bu deneme süresinde de sigortalı olmak zorundadır.
6- İşçi işyerinde iş kazası geçirmesi halinde , ilgili kuruma takip eden 2 iş günü içinde bilgi verilebilmesi için, aynı gün meslek mensubuna bilgi veriniz.
7- Yıllık ücretli izinlerini kullanan işçilere ücretli izin defteri imzalatılır. Kullanmayanlara ise işten ayrılmaları halinde hizmet süresine göre izin ücretleri ödenir.
8- İşçi işyerinden İşveren tarafından çıkartılmak istenirse hizmet süresine göre önceden işçiye bildirilecektir. Aksi halde ihbar tazminatı ödemek zorunda kalırsınız.
9- İşçinin Kıdem tazminatı alabilmesi için en az bir yıl sigortalı çalışmalıdır.Her geçen tam yıl için işçiye son aldığı ücretten 30 gün karşılığı tazminat ödenir.
10- İşçi, kendi isteğiyle işten ayrılmak isterse her hangi bir tazminat talep edemez. Hatta işvereni zor bir durumda bırakıyorsa işçi hakkında yasal işlem yapılır.İşçinin elinden kendi isteğiyle ayrıldığına dair bir yazı alınmalıdır. Yada noterden işçinin ikametgah adresine ihtarname çekilmelidir.
11- İşçi işveren tarafından sebepsiz çıkartılıyorsa altı aydan evvel aynı vasıfta işçi alınamaz. Ancak çıkartılan işçiye bilgi verilmek suretiyle yeni işçi alınabilir.
12- İşçilere zorla ücretsiz izin verilemez. İşçinin muvafakatına tabidir.
13- Mesai günlük 7,5 , haftalık ise 45 saattir.Fazla mesai ise günde en fazla 3 saat yılda 90 saattir. Ödenecek ücret ise saat başına düşen normal çalışma ücretinin yüzde elli yükseltilmesiyle tespit edilir.
14- 18 yaşını doldurmamış erkek veya her yaştaki kadın işçiler ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılamaz.Gece postalarına kalamazlar.(Kurum İznine tabidir.)
15- İşçilerden işi bırakan veya çalışmış olduğu ay içinde 30 günden az çalışmış olan var ise eksik çalışma nedeni bildirilmek zorundadır. 30 günden az çalışan işçiler için Puantaj Cetveli tutmanız sizin yararınıza olacaktır.
MUHASEBE İLE İLGİLİ NELERİ BİLMELİ
Muhasebenin sağlıklı yürütülebilmesi düzenli evrak akışına bağlıdır. İşletmenizle ilgili gelir ve gider belgelerinin yanında banka ekstrelerinin, kredili satış belgelerinin, çek senet bilgilerinin, cari hesap mutabakatlarının, ödeme tahsilat makbuzlarının düzenli aralıklarla muhasebeye teslim etmeniz gerekmektedir. İşletmenize gelen her türlü tebligatların gereğinin yapılabilmesi için 3 gün içinde meslek mensubuna ulaştırmanızda büyük yarar vardır. Meslek mensubu ile mutlaka sözleşme tanzim ediniz. Sözleşme tanzimi ile ücreti, mesleki hak ve ödevleri belirlemiş olursunuz. Ücret Yönetmeliğine göre meslek mensupları ücretsiz iş yapamazlar. Ücretinin sözleşmede belirtilen tarihlerde ödenmemesi halinde işi durdurabilir. Bu durumda sorumluluk işletme sahiplerine aittir. Her türlü ödemenizi kendiniz yapınız. Yapmış olduğunuz ödeme belgelerini de muhasebeye ulaştırmanız gerekmektedir. Meslek mensuplarının emanet para almaları veya ödemeleri yasaklanmıştır. Aksi halde meslek mensubu disiplin cezası alır. İşyeri adresiniz veya faaliyet konularınız değiştiği takdirde gerekli müracaatların yapılabilmesi için meslek mensubuna en kısa zamanda bilgi veriniz. İşletmenizin son durumu, işletmenizde kullanmanız gereken zorunlu belgeler hakkında bilgi almak veya işletmenizi ilgilendiren mevzuat değişikliklerinden haberdar olmak için en az ayda bir meslek mensubunu ziyaret etmeye özen gösteriniz. Her takvim yılı sonunda işletme stoklarının envanterinin hazırlanarak en geç 10 Ocak gününe kadar muhasebeye ibraz etmeniz gerekmektedir. Ruhsatlı meslek mensuplarımız sürekli eğitime tabi tutulmakta, konferans ve seminerlerle bilgilerini güncellemeleri sağlanmaktadır. En önemli özellikleri güvenilir ve bağımsız olmalarıdır. Bu nedenle meslek mensuplarının işinizle ilgili yaptıkları uyarıları veya önerilerini yerine getirmelisiniz.

VERGİ ÖDEME TAKVİMİ

GEÇİCİ VERGİ BEYANNAME VERME  VE ÖDEME GÜNLERİ
İlgili Dönem Beyan Tarihi  Son Ödeme tarihi
Ocak,Şubat,Mart 14 Mayıs 17 Mayıs
Nisan,Mayıs,Haziran 14 Ağustos 17 Ağustos
Temmuz Ağustos Eylül 14 Kasım 17 Kasım
Ekim Kasım Aralık 14 Şubat 17 Şubat
     
MUHTASAR BEYANNAME VERME VE ÖDEME GÜNLERİ
Aylık Dönem  Son Ödeme tarihi  
Her ayın 23. Günü Her ayın 26. Günü  
Üç Aylık Muhtasar Beyanname   
İlgili Dönem Beyan Tarihi Son Ödeme tarihi
Ocak,Şubat,Mart 23 Nisan 26 Nisan
Nisan,Mayıs,Haziran 23 Temmuz 26 Temmuz
Temmuz Ağustos Eylül 23 Ekim 26 Ekim
Ekim Kasım Aralık 23 Ocak 26 Ocak
     
KATMA DEĞER VERGİSİ BEYANNAME VERME VE ÖDEME GÜNLERİ
Beyan Tarihi  Son Ödeme tarihi  
Her ayın 24. Günü Her ayın 26. Günü  
     
YILLIK GELİR VERGİSİ BEYANNAME VERME VE ÖDEME GÜNLERİ
Beyan Tarihi  Son Ödeme tarihi  
1-25 Mart 1. Taksit 31 Mart  
2. Taksit 31 Temmuz  
     
KURUMLAR VERGİSİ BEYANNAME VERME VE ÖDEME GÜNÜ
Beyan Tarihi  Son Ödeme tarihi  
Normal Dönemler için 1-25 Nisan 30 Nisan  


SMMM.İbrahim ALTAY

10 Soruda Geçici Vergi

Geçici vergi nedir ?
Geçici vergi, gerçek usulde vergilendirilen gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin cari vergilendirme döneminin gelir ve kurumlar vergisine mahsuben üçer aylık kazançları üzerinden hesaplanarak  ödenen bir peşin vergi uygulamasıdır.
Hangi kazançlar geçici verginin kapsamına girer ?
Gerçek usulde vergilendirilen ticari kazanç sahipleri, serbest meslek erbabı ve kurumlar vergisi mükellefleri cari vergilendirme döneminin gelir ve kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere geçici vergi ödemek zorundadırlar. Adi ortaklıklar,  kolektif şirketler ve adi komandit şirketler, ortaklık olarak gelir veya kurumlar vergisi  mükellefi olmadıklarından geçici vergi mükellefi değillerdir. Ancak adi ortaklıklar ile kollektif şirketlerde ortakların, komandit şirketlerde komandite ortakların elde ettikleri kazançlar geçici verginin konusuna girmektedir.
 
Kimler geçici vergi ödemezler ?
Tasfiye halindeki kurumlar vergisi mükellefleri tasfiye dönemlerinde, basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri, yıllara sari inşaat  ve onarma işi yapanlar, ücret geliri elde edenler, menkul ve gayrimenkul sermaye iradı sahipleri,   zirai kazanç sahipleri, diğer kazanç ve irat elde edenler, kazançları vergiden istisna edilen serbest meslek erbabı, noter bulunmayan  yerlerde Adalet Bakanlığı’nca geçici yetkili noter  yardımcısı olarak görevlendirilenler geçici vergi ödemezler. Ancak yıllara sari inşaat onarma işi yapanlar ile geçici noterlik görevini ifa edenler, bu işlerinden elde ettikleri kazançları dışında kalan ticari veya mesleki kazançları  nedeniyle geçici vergi ödemek zorundadırlar.
Geçici vergiye esas kazanç nasıl tespit edilir?
Mükellefler, öncelikle ilgili hesap döneminin 3, 6, 9 ve 12  aylık mali tablolarını esas alarak geçici vergi  dönem kazancını, Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120. maddesi hükmüne göre belirleyeceklerdir. Geçici vergiye ilişkin kazançların tespitinde dönemsellik esasına uyulması ve Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ilişkin  hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Geçici vergi nasıl hesaplanacaktır?
Gelir vergisi mükellefleri için geçici vergi ilgili hesap döneminin üçer aylık kazançlarına, gelir vergisi tarifesinin ilk diliminde yer alan oranın (%15) uygulanması suretiyle hesaplanacaktır. Kurumlar vergisi mükellefleri için geçici vergi oranı safi kurum kazancı üzerinden %20 olarak uygulanır. Hesaplanan geçici vergiden varsa aynı hesap dönemi ile ilgili olarak daha önce ödenmiş geçici  vergi ve geçici vergiye tabi kazançlarla ilgili olarak tevkifat yoluyla ödenmiş vergiler mahsup edilecek, mahsuptan sonra kalan tutar ödenmesi gereken geçici vergi olarak beyan edilecektir.
Geçici vergi beyannamesi düzenlenirken hangi istisna ve indirimler dikkate alınır?
Mükellefler geçici vergiye tabi kazançlarının tespiti sırasında gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde dikkate alabilecekleri tüm indirim ve istisnalardan yararlanabilirler.
Geçici verginin eksik beyan edilmesi halinde ne yapılır?
Geçmiş dönemlere ilişkin geçici verginin %10’u aşan tutarda eksik beyan  edilmesi durumunda eksik beyan edilen kısım için yapılacak re’sen veya ikmalen tarhiyata  vergi  ziyaı cezası ile gecikme faizi uygulanır. %10’luk yanılma payının beyan edilmesi gereken (beyan edilmiş olan değil) geçici vergi matrahı üzerinden hesaplanması gerekmektedir.
Ödenmeyen geçici vergi yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilir mi?
Tahakkuk ettirilmiş, ancak ödenmemiş  geçici verginin yıllık beyanname  üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar  vergisinden mahsup edilmesi mümkün değildir. Mahsup işleminin yapılabilmesi için geçici verginin ödenmiş olması şarttır.
Tahakkuk eden ancak ödenmeyen geçici vergi için ne yapılır?
Üçer aylık kazançlar üzerinden tahakkuk ettirilmiş, ancak ödenmemesi nedeniyle yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup imkanı bulunmayan geçici vergi tutarları terkin edilir. Terkin edilen geçici vergi tutarına, vade tarihinden terkin edilmesi gereken tarihe  (gelir vergisi mükellefleri için 1 Mart, kurumlar vergisi mükellefleri için 1 Nisan) kadar gecikme zammı uygulanır.


27 Eylül 2011 Salı


Yeni Çek Kanunun Getirdiği Yenilikler Ve Cezalar!

 
Yeni Çek Kanunu; Bankalara, Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgileri dönemler  itibariyle, Gelir İdaresi Başkanlığına  elektronik ortamda bildirme zorunluluğu getirmiştir.
Daha önce tacir olsun olmasın, çek hesabı olan herkes tek tip çek karnesi kullanırken yeni yasa kapsamında çek karneleri, dört kategoriye ayrılmıştır. Bunları; Tacir Çeki, Tacir Olamayan Kişi Çeki, Tacir Hamiline Çeki, Tacir Olmayan Hamiline Çeklerdir.
Yeni çek kanunu göre çek sahipleri, tacir ve tacir olmayan çekleri, isim veya unvan yazarak düzenlemeleri gerekmektedir. Çek sahiplerinin bu kurala uymamaları halinde düzenledikleri her bir çek için bir yıla kadar hapis cezası ile muhatap olacaklardır.
Ayrıca Tacir olan çek sahibi bankadan tacir olmayan çek talep edip kullanması halinde 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalacaktır.
Çeklerin karşılıksız çıkan kişilere her bir çekle ilgili olarak, 1.500 güne kadar adli para cezası getirilmiş olup adli para cezasının ödenmemesi halinde ise hapis cezası uygulanmaktadır.  Karşılıksız çek verenler eğer çeki yasal faizi ile ödemesi halinde ya da çek alacaklısının şikâyetten vazgeçmesi halinde mahkûm olması için açılan davalar düşmektedir. 
 Çek düzenleme ve çek açma yasağı getirilen kişilerin ellerindeki çekleri bankalara iade etmeleri gerekmektedir. Ayrıca çek yasağı getirilen kişiler tebliğ aldıktan sonraki on gün içinde, önceden düzenleyip verdiği çekler varsa ise bunların düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, bankaya liste halinde vermek zorundadırlar. Eğer bu kişiler karara uymayıp ellerindeki çekleri düzenlemeleri halinde Bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalacaklardır.
 Çek sahiplerinin hesap açtırırken bankaya verdikleri adres tebligat adresidir. Çek sahipleri Adresini bankaya yanlış bildirmesi veya adres değişikliğini bankaya bildirmemesi bu adrese çıkarılan tebligatı geçersiz kılmamaktadır.
Çek yaprakların kaybedilmesi durumunda çek sahibi, bankaya yazılı olarak bilgi vermeli, savcılığa başvurarak mahkemeden çek iptal/tedbir kararı aldırmalıdır. Bankanın çeki ödememesi için mahkeme kararı veya savcılığın bankaya ödememe talimatı vermesi gerekmektedir.
Çekin banka aracılığı ile değil keşideci tarafından hamile elden ödenmesi durumunda, ödenen çekin mutlaka bankaya iade edilmesi gerekmektedir.
Gerçek kişi kendisi adına çek düzenlemesi için bir başkasını temsilci veya vekil tayin edemez. Eğer tayin ederse, bu çekten dolayı hukuki ve cezai sorumluluk çek hesabı sahibine aittir.
Çek yaprakları Kullanırken Aşağıda Maddeler Halinde Sıraladığım Hususlara Dikkat Edilmelidir;
a-) Çek sahipleri, Hamiline çek düzenlemek istediklerinde “tacir hamiline” veya “tacir olmayan hamiline” çek defterlerini kullanmalıdır.
b-)Çek düzenlenirken, keşide yeri, keşide tarihi, çek tutarı, keşidecinin adı ve soyadı ile emrine düzenlenen kişinin adı – soyadı veya unvanı okunaklı şekilde yazılarak imzalanmalıdır. Çekin geçerliliğini etkileyen bu kısımlar boş bırakılmamalıdır.
c-)Çek düzenlendikten sonra çek üzerinde herhangi bir düzeltme yapılması gerekiyorsa yapılan düzeltme mutlaka çeki düzenleyen kişinin imzası/parafı ile yapılmalıdır.
d-)Tüzel kişi tarafından düzenlenecek çeklerde çeke imzasını atan yetkilinin ad ve soyadının belirtilmesi kanunen gereklidir.
e-)Çek yapraklarının çek sahibi tarafından doldurulması gereken kısımları doldurulmadan, boş olarak imzalanıp hamile verilmemelidir.
f-)Bankalardan alınan çek karnelerinin özenle saklanması gerekmektedir.
Sedat ERYÜREK
SMMM

22 Eylül 2011 Perşembe

ANALIK İSTİRAHATİ SÜRESİNCE GEÇİCİ İŞ GÖREMEZLİK ÖDENEĞİ İLE ÜCRET BİRLİKTE ALINABİLİR Mİ?



I- GİRİŞ
Analık hali 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu(1)’nun, 15 maddesinde, “4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalı kadının veya sigortalı erkeğin sigortalı olmayan eşinin, kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alan kadının ya da gelir veya aylık alan erkeğin sigortalı olmayan eşinin gebeliğinin başladığı tarihten itibaren doğumdan sonraki ilk sekiz haftalık, çoğul gebelik halinde ise ilk on haftalık süreye kadar olan gebelik ve analık haliyle ilgili rahatsızlık ve özürlülük halleri analık hali kabul edilir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Makalemizde kadın sigortalıların analık nedeniyle istirahata ayrıldıkları süre zarfında işverenleri tarafından kendilerine ücret ödenmeye devam edilmesi durumunun söz konusu sürede hak ettikleri iş göremezlik ödeneğine etkisini inceleyeceğiz.
II- KADIN SİGORTALIYA ANALIK NEDENİYLE İŞ GÖREMEDİĞİ SÜREDE ÜCRET ÖDENMESİ DURUMU
5510 sayılı Kanun’un 18. maddesi “Geçici İş Göremezlik Ödeneği”ni düzenlemektedir. Mezkûr maddenin birinci fıkrasının (c) bendine göre, Kanun’un 4/1-a bendi ile (b) bendinde belirtilen muhtarlar ile aynı bendin (1), (2) ve (4) numaralı alt bentleri kapsamındaki yani, ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olan, gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olan ve tarımsal faaliyette bulunan sigortalı kadının analığı halinde, doğumdan önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması şartıyla, doğumdan önceki ve sonraki sekizer haftalık sürede, çoğul gebelik halinde ise doğumdan önceki sekiz haftalık süreye iki haftalık süre ilâve edilerek çalışmadığı her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verilmektedir.
Kadın sigortalının doğumdan önce ve sonraki sekiz haftalık sürelerde işyerinde fiilen çalışmamış olmasına rağmen işveren tarafından, ihtiyari olarak yani atıfet kabilinden ücret ödenmesi ve buna bağlı olarak da sigortalılık bildirimin devam ettirilmesi mümkündür. Bu durum sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği verilmesini etkilemez.
Burada önemli husus sigortalının göremezlik süresinin başında yani doğumdan önceki sekiz haftalık (çoğul gebelikte on haftalık) sürenin başında yukarıda zikredilen Kanun maddesinin gereği olan, doğumdan önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olma şartının gerçekleşmiş olmasıdır. Dikkat edilirse Kanun söz konusu doksan günlük bildirilmiş gün sayısını “doğumdan önceki bir yıl” içinde aramaktadır. Dolayısıyla sigortalı kadının eksik günü var ise bu eksik gün sayısını doğuma üç hafta kalıncaya ve hekimin de uygun görmesi şartıyla çalışarak tamamlayabilecektir. Ancak söz konusu eksik gün sayısı işyerinde fiilen çalışma olmadan işveren tarafından kendisine ihtiyari olarak, atıfet kabilinden ücret ödenmesi ve buna bağlı olarak da sigortalılık bildirimin devam ettirilmesi neticesinde tamamlamak mümkün değildir. Bu şekilde geçici iş göremezlik ödeneği için gerekli olan 90 günlük bildirim elde edilse dahi doğum öncesi sekiz haftalık süre için kadın sigortalı iş göremezlik ödeneği alamayacaktır. Zira geçici iş göremezlik ödeneği için gerekli olan prim ödeme gün sayısı koşulu aynı anda geçici iş göremezlik ödeneği alarak yerine getirilmesi mümkün değildir. Fakat daha önce de ifade ettiğimiz gibi gerekli şartlara riayet edilmek suretiyle fiilen çalışarak söz konusu eksiklik giderilebilmektedir. Ve bu durumda da, zaten, çalışılan bu süreler doğum sonrası istirahat süresine eklenecektir.
Örnek: (X) Turizm Hizmetleri A.Ş. işyerinde çalışan Ayşe Hanım’ın 10.01.2011 tarihinde doktor muayenesi sonucunda yedi haftalık hamile olduğunu öğrendiğini ve doktorun muhtemel doğum tarihi olarak 10.09.2011 tarihini ifade ettiğini varsayalım. Bu durumda Ayşe Hanım, doğum öncesi sekiz haftalık istirahatine 10.07.2011 tarihinde ayrılacaktır. Bununla birlikte Ayşe Hanım’ın sigortalısı olduğu işyerinin kendisine çalıştığı dönemde kendisine ödenen aylık ücreti ihtiyari olarak yani kullanılan tabirle atıfet kabilinden ödemeye devam ettiğini düşünelim. Ayrıca, Ayşe Hanım’ın doğumunun doktorunun öngördüğü üzere 14.09.2011 tarihinde gerçekleştiğini ve işverenin Ayşe Hanım’a, doğumdan sonra iş göremez kaldığı sekiz haftalık sürede de ücret ödemeye devam ettiğini kabul edelim. Bu durumda işyerinde çalışmadığı halde kendisine ücret ödenmeye devam edilen Ayşe Hanım aynı zamanda doğumdan önceki ve sonraki sekiz haftalık sürede geçici iş göremezlik ödeneği almaya devam edebilecek midir?
Bu sorunun cevabı “Evet” olacaktır. Ayşe Hanım’ın doğumdan önce ve sonraki sekiz haftalık iş göremediği sürelerde, işyerinde çalışmamış olmasına rağmen işvereni tarafından ihtiyari yani gönüllü olarak atıfet kabilinden yaptığı ücret ödemeleri hiçbir şekilde geçici iş göremezlik ödeneğini almasına engel olmayacaktır.
Öte yandan işverenin Ayşe Hanım’ın söz konusu istirahat döneminde almış olduğu iş göremezlik ödeneği ile istirahata ayrılmadan önce almış olduğu ücret arasındaki farkı da kendisine ödeyebilir. Yani bir nevi iş göremezlik ödeneğini ücretinden mahsup edebilir.
III- SONUÇ
Analık hali nedeniyle geçici iş göremezliğe uğrayan kadın sigortalılara istirahatli oldukları bu devrede, Kurum tarafından geçici iş göremezlik ödeneği ödenmektedir. Bu bir nevi, sigortalının iş göremediği sürede hayatının idamesi için kendisine yapılan bir yardımdır. Söz konusu devrede sigortalının işvereninin ücret ödemeye devam etmesi durumu sigortalının geçici iş göremezlik ödeneği almasına engel teşkil etmemektedir.
*          SGK, Beşiktaş Sosyal Güvenlik Merkezi Müdür Yrd., Sosyal Güvenlik Kontrol Memuru
(1)         16.06.2006 tarih ve 26200 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.


21 Eylül 2011 Çarşamba

İşletmelerde yapılan bir kısım suistimaller ve önlenmesine yönelik uyarılar

İşletmelerde yapılan bir kısım suistimaller ve önlenmesine yönelik uyarılar

Kasadan katma değer vergisi, sigorta veya benzeri bir ödeme yapılmışçasına çıkış yapılarak kasadan para alınır. Belge olarak ya hiçbir şey konulmaz ya tarihi farklı ya da daha önce ödemesi yapılan bir makbuz konulur.
. Kasadan personele avans verilmişçesine çıkış yapılarak para alınır. Düzenlenen avans makbuzlarında ya imza yoktur ya da imza taklit edilerek makbuz düzenlenir. Bazen de hiç makbuz düzenlenmemiş olabilir.
. Muhtelif kişiler adına gider makbuzu düzenlenerek kasadan ödeme yapılmış gibi para alınır.
. Bankaya repo yapılmış veya hesaba yatırılmış gibi işlem yapılarak para alınır (Mümkün olması halinde çok küçük ödemeler dışında kasa hesabı kullanılmamalıdır. Özellikle ödemeler bire bir belgeleri ile karşılaştırılarak kontrol edilmelidir).
Banka işlemleri
. Bankadan çekilen para kasa hesabına hiç girmemek ya da noksan girmek suretiyle alınır.
. Bankadan satıcı adına çek düzenlenmiş ve borç ödenmiş gibi gösterilerek para alınır (Banka mutabakatları sıkça yapılmalı, ayrıca çek ve havale işlemlerinde nama yazılı olma hususunda çok titiz davranılmalıdır).
Mal alım işlemleri
. Mal bedeli faturada yüksek gösterilerek ve satıcıya düşük ödeme yapılarak suistimal yapılır.
. Hiç mal alınmadığı halde mal alınmışçasına fatura getirilerek para alınır.
. Mal gerçekte alınmış bedeli ödenmiş ancak başka birinden daha yüksek bedelli veya miktarda alım yapılmış gibi fatura getirilerek suistimal yapılır (Mal alımlarında yazılı teklif alınmalı veya pazar araştırması yapılmalı, fiyat değişiklikleri iyi izlenmelidir.).
Müşteriden yapılan tahsilat işlemleri
. Müşteriden para tahsil edilmiş olmasına rağmen ödeme kayıtlara alınmaksızın suistimal yapılır.
. Müşteriden yapılan tahsilat gerçek tutarı üzerinden kayıtlara alınmamak suretiyle suistimal gerçekleştirilir (Müşterilerle sık sık ve değişik elemanlar aracılığı ile mutabakat yapılmalıdır. Müşterilerden alınan bilgiler iyi değerlendirilmelidir.).
Stok işlemleri
. Depo sorumluları satılan bir malı eksik yüklemek suretiyle farkı kendisi alır.
. Alıcı ile anlaşarak satılan malı miktar olarak fazlasını verip farkı kendi aralarında pay ederler.
. Satıcı ile anlaşarak, satın alınan malın miktarı, vasfı, tutarı daha yüksek gösterilir.
. Doğrudan doğruya mal çalınıp sayım noksanı, fire gibi adlandırmalarla suistimal yapılır.
. Mallar ambalajlarından çıkarılarak boş ambalajlar mal gibi saydırılarak envanterde mevcut gizlenerek uzun dönemli suistimal gerçekleştirilir (Stok sayımları ambalajlı olanların içeriği de bakılarak sık sık yapılmalı, müşterilerden alınan bilgiler iyi değerlendirilmeli ve satış teslimlerinde daha dikkatli davranılmalı, kontrol araçları veya elemanları devreye sokulmalıdır.).
Fatura ve diğer belgelerin kullanımı
. Alınarak notere onaylatılan ya da anlaşmalı matbaalarda basılan fatura, gider pusulası ve müstahsil makbuzlarının kaybolması, çalınması gibi yollarla elden çıkarılmış olduğu izlenimi verilerek muhtelif kişi ve kuruluşlar adına bu belgeler düzenlenmek suretiyle suistimal yapılır (Tüm belgeler sıra numarası dahilinde tek tek kontrol edilerek alınmalı ve düzenleme yetkisine sahip personele zimmet karşılığında verilip alınmalıdır.).
Kullanıcının zimmetinde olmayan demirbaşlar
. Kullanıcı sorumluluğunda olmayan demirbaşlar elden çıkarmak ya da kendine alıkoymak suretiyle suistimal gerçekleştirilir (Her personele kullandığı tüm demirbaş eşya imza karşılığı zimmetle verilmelidir.).
Satıcılara yapılan ödemeler
. Satıcılara ödeme yapılmış gibi hamiline çek düzenlenip suistimal yapılır.
. Banka havalesi yapılıp gerekli imzalardan sonra havale hesap numarası değiştirilerek suistimal yapılır (Satıcılar da sık sık mutabakat yapılmalı ve çek nama yazılı olarak düzenlenmelidir.).
Ücret bordrolarının düzenlenmesi
. İşten ayrılan personel halen işte gibi gösterilip, banka havalesinde isim değiştirilmek suretiyle suistimal yapılır.
. Bir aydan az çalışmış olanlar bir ay çalışmış gibi veya mesai yapılmış gibi gösterilerek fark tutarlar, banka talimatı aşamasında kendi adına yönlendirilerek suistimal yapılır (İnsan kaynakları bordro ve bankaya verilen yazılı talimatları düzensiz aralıklarla karşılaştırmasını yapmalıdır.).
Üretim artıklarının değerlendirilmesi
. Üretim artıkları elden çıkarılırken arasına karıştırılmış ürünler artık gibi çıkartılmak yolu ile suistimal yapılır (Artıklar artık olarak elden çıkarılmasında ikinci bir el bunları kontrol etmelidir.).